benim yakışıklı ege’m, kurban bayramında ayvalık’a gittik. büyük kavuştaylar gerçekleştirdik. Lara ile özlemiştiniz birbirinizi. biz de sizi buluşturalım dedik. ne tatlısınız, öyle mutlu oldunuz ki. Lara ile buluşmadan bir gece önce ayvalıkta gezerken bir standta çok güzel cam boncuklar vardı. onlara bakarken ben sen dedin ki anne laraya kolye alabilir miyim. mutlu olur mu? ah benim yüreği güzel oğlum… lara kolyesini çok beğendi. ben de çok beğendim, çok güzel bir seçim yapmıştın. aynı baban gibi. o da çok zevklidir.sahilllerde gördüğümüz klasik türk halkı gibi oldunuz : )) kuma gömülü adam ve başında bir hanım : ))))akşam şeytan sofrasında yemek yedik bu harika manzarada. ayvalıkın en güzel plajı badavut bence. 3 günümüzü de bu plajda geçirdik. ve geçen sene yaptığımız gibi bu sene de plajda senin doğumgününü kutladık esin teyzenlerle. çok özlemiştim ben de arkadaşımı. yine güzel bir gün geçirdik beraber.tatil dönüşü bizim evde buluşmalar… ne güzel…
konuyla ilgisi yok ama bunu da buraya ekleyeyim. çok tatlısınız yavrularım : ))
yine seninle güzel bir ay daha geride kaldı. sarılmalara doyamadığım bir ay daha… sukaypark’a gittik. çok sevdin orayı… ama malum corona virüs nedeni ile suya girmene izin veremedik. maskeli üçler 🙂 benim canım drakulam. bu yaz her fırsatı değerlendirdik. deniz kenarında aldık her fırsatta soluğu. annaneni de götürmüştük bu sefer. seninle baya oynadı… babaannenlerde bir gün… bir haftasonu yine esin teyzenlerle ya da derinlerle diyeyim dikilide buluştuk.
deniz kenarı sanat faaliyetleri… benim tatlı drakulam demiş miydim : ))sen resim yaparken çakıl da geldi seni izledi. bazen fırçana pati attı. çok tatlısınız siz yaaa… ikinize de bayılıyorum.
geleceğin bir uygulaması bu galiba. : ))
seninle bir güzel ay daha geride kaldı. seni çok seviyorum ege’m…
canımın içi egem, aylardır tüm kış aylarında her gün sayıkladığın tatil ayları geldi. bu yaz tatilimizi temmuz ayında yaptık. önce kaş’a gittik bir hafta sonrasında yine klasiğimiz olan datçaya. sudan hiç çıkmadın diyebilirim. benim canım su kuşum. deniz aralarında çevrede ne kadar antik kent varsa gezdik. çoğunda hep mızırdandın ama yine de bize ayak uydurdun canımın içi.
sagalassos antik kenti…
kaş merkezde gezerken anne beni atatürkle çeker misin dedin. 🙂
myra antik kenti…
noel baba kilisesi…
likya müzesi
xanthos antik kenti
veeee datça günleri…
senin delikanlılık hallerini düşünemiyorum bile egem. şu duruşunu seveyim senin… ne kadar yakışıklı ve havalı bakmışsın öyle…
eve dönmeden yine akyakaya uğradık.
pamukkaleye uğramadan dönmeyiz eve 🙂
cep telefonu ile çektiklerimiz de burada dursun hatıra…denize girmeye doyamayınca sen, bursa yakınlarında da eğerceye gittik.
evet yaz tatili olayımızı da burada kapatıyoruz. seneye yine sahillerde görüşürüz :))
4gözle haziran ayını bekledin bahar boyunca. her günü sayıyor telefonumuzdan hava durumuna bakıyordun. ne zaman ki 1 haziran oldu pantolonu bırakıp kısa kollu tshirt ve şort giymeye başladın. hava bozuk da olsa senin için yaz ayı gelmişti ve kedinlikle şort ve tshirt giyilecekti. ya ben seni yemiiim de ne yapayım.
işin ucunda şeker olunca bayramı da 4 gözle bekledin. ve bu bayram da 9 gün tatil olunca esas sana bayram oldu. tatilin ilk günü akşamı annanende kaldın. günler öncesinden planını yapıyordun ve tatil olur olmaz uygulamaya geçtin. asla unutmuyor ve planlarını gerçekleştiriyorsun. eeee anasının oğlu :))))
neredeyse her ayın bir kaç günü sana şakacıktan doğumgünü düzenledik. bu da onlardan biri :)))
bayram tatilinde karacabeyde berenlerin yazlığında kaldık 2 gün. yine senin bayramındı. beraber çok eğlendiniz.
yavrum eymeni çok ezdiniz ve üzdünüz ama. beren kardeşine karşı hep doldurdu seni. sen de ona uydun. seninle oynamicaz vs.. seninle konuştuğumda ise ama anne o da yalan söylüyor bize dedin. ya sizin derdinizi yerim ben.
suyu o kadar seviyorsun ki, tüm gün sudan çıkmadın. ellerin ayacıkların artık buruş buruş olmuştu.
veeee beren hanım ile ege bey elele objektiflerimize yakalandılar…
baban sözünü tuttu ve tatilde seni havuza götürdü. 2 saat bile kalmadan baktım kapıdaydınız. havuzdan hoşlanmamışsın. bir kaydıraktan kayarken suya düşünce su yutmuşsun ve tabiki tüm keyfin kaçmış. çıkıp geldiniz.
aysima okuldaki en sevdiğin kız arkadaşın. bir de bade var seni kızdırıyor.
günün nasıl geçti egecim diyorum okuldan sonra hiç güzel geçmedi diyorsun. neymiş efendim bade sana mik mik yapıyormuş. hoşlanmıyor muşsun :))) yapma dediğin halde yapıyormuş.
bak egecim dedim biz kızlar bazen beğendiğimiz hoşlandığımız erkeklere mik mik yapabiliriz dedim 😀 sen de hoşlanıyorsan mik mik yap dedim. ama ben hoşlanmıyorum dedin :)))) ya allahım nasıl bir şeysin sen oğluşum yaaaaaa…
baban yeni bir şişme yatak aldı. ve hemen deneyelim dedik. okuldan seni aldıktan sonra kumyakaya gittik. o gece çok güzeldi. deniz kenarında keyif yaptık. sen uyuduktan sonra da gecenin bir vaktine kadar dalga sesleri eşliğinde kitap okuduk. yeni yatağımıza 3müz çok rahat sığdık. sanki arabada yatmak çadırda yatmaktan daha keyifliydi. sevdim bu işi. sen zaten çok memnundun halinden. oyun gibi geliyordu sana.
15 haziran annanenin doğumgünü. beraber güzel bir gün geçirdik.
yeni okuluna randevumuz vardı. öğleden sonra izin aldım. kreşinden erken çıkacağın için çok heyecanlıydın. yavrum benim genelde akşamları sonlarda çıkanlardan olduğundan öğlen okuldan çıkmak güzeldi senin için. beraber evde güzel de vakit geçirdik. sonrasında sınıf arkadaşın aysima ameliyat olmuştu onu ziyarete gittik.
beraber çok eğlendiniz. aysima sana beşiktaş tshirtünü verince sen de üzerinden çıkardığın tshirtünü ona vermek istedin 🙂 canımın içisin. aysima en sevdiğin arkadaşın şu sıralar. onunla ilgili geçen gece aramızda geçen bir konuşmayı da buraya ekleyeyim. hatıra kalsın;
sen: anne, bu dünyanın en güzel kokusu ne biliyor musun?
ben: ne annecim?
(anne kokusu diyeceksin ve sana sarılıp öpeceğim diye düşünürken)
sen: aysimanın kokusu
(şimdi kayınvalideleri anlıyorum diye aklımdan geçirdim. eh tabi biraz hayal kırıklığı olmadı değil :))))))
ben: hadi egecim uyuyalım artık 😀
sen: ama anne çok güzel kokuyor…
şaka bi yana bu duyguları hissetmeye başlaman çok güzel. daha dün kundakta kucağımda uyuyordun :))) canımın içi…
işte geldi bütün yıl beklediğin tatil zamanı… bütün yıl ağustos ayını bekledin. anne oğustos gelmedi miiii diye sordun. hatta annanen temmuzda bodruma gidince annaneme oğustos gelmiş bize gelmedi demiştin 😀
bir hafta beren ve eymenlerle kamplı tatil yaptık. çadır tatilini de çok seviyorsun. berenle de iyi anlaştığınız için onlarla tatil güzel geçti.
uzun zaman sonra ilk defa dilim karpuzu ısırarak yedik sahilde 🙂
çeşmeden sonra sığacık ve güzeldereyi gezdik.
veee datçaaaa….
eski datçada can yücelin evinin önünde de bir fotografın olsun di mi…
her yemekten sonra ilk işimiz iskelenin altındaki balıkları beslemekti. sen daha konuşamazken bitelere mami derdin. yani balıklara mama 😀
çocukları oyalama zamanı. bizim de kahve keyfi zamanımız 🙂
ada bu sene sana menin egem dedi hep. eve döndükten sonra da menim egem diye devam etmiş 🙂 canım adam…
derin ablanın amcasının eşi nadya’nın yaptığı resim bu yazdan bize kalan en güzel hediye oldu. seninle sahilde kumla oynarken meğerse o da bizi çiziyormuş.
çok ama çok güzeldi bu yıl da datça. çok eğlendik çok dinlendik ve çok çakıl taşı topladım ben 🙂
beraber nice tatillerimiz olsun egem. seni çok seviyorum bebeğim.
canım oğlum, bu ay neler yaşamışız seninle bir bakalım. annanenin yıl sonu sergisindeydik beraber.
yan komşumuz topraklarla beraber mini bir tatil yaptık. çeşme alaçatı seninle daha güzeldi…
bir öğrenim yılı daha geride kaldı egem. yine yıl sonu gösterisi ve yine senin huzursuzlukların… orada olmayı hiç sevmedin. yüksek sesi bırak alkış sesi bile seni rahatsız ediyorken yıl sonu gösterisinde ne işin vardı diye düşünmeden edemedim seni izlerken.
arkadaşların şarkı söylerken ne kadar da ilgilisin bu duruma 😀
sanırım sıkıntıdan patlıyorsun :))
en son konfeti patlatacaklarını anlayınca daha fazla tutamadın kendini. konfetiden nefret ediyorsun. o sesten…
acaba senin gösterilere katılmanı engellesek mi diyorum bazen. çünkü okulun bahçesinde yapılan gösterilerden bile hoşlanmıyorsun. diğer yandan da belkide sosyalleşebilmen için gerekli olan budur diyorum. aslında bu konuyu bir uzmana sormak lazım.
egem, sonunda deniz zamanı geldiiii… denizi suyu o kadar çok seviyorsun ki…
bu sene ilk durağımız bozcaada oldu. bozcaada ile ilk defa tanıştın. suyu biraz soğuktu ama aldırış etmedin açıkçası. titreye titreye girdin denize 🙂
artık benim fotograflarımda çok tatlı bir konu mankeni oluyorsun. fotograflarım seninle ayrı güzel oluyor 🙂
hayvan sever bir oğlum olduğu için çok mutluyum.
sıkıldığın da oluyor arada.
süpermenim benim…
en sevdiğin şeylerden biri de yel değirmenleri. gitmesek olmazdı di mi 🙂
feribotu da çok sevdin. feribot karşıya geçene kadar dönüp durduk içinde 🙂
bir bozcaada hikayesi bu senelik burada sona erdi. bakalım sen hayatın boyunca kaç kere gideceksin bozcaadaya 🙂
bozcaadadan çıktıktan sonra altınoluk-çanakkale arasında kalan mıhlı çayına da uğradık. baban taş köprüyü çekmek istiyordu. oradan bergamaya geçecektik ama yetişemeyeceğimizi anlayınca zuzu ablanda ayvalıkta bir gece konakladık. ertesi sabah erkenden bergamaya gittik ve oradan da datçaya geçtik…
datçada bizi derin ablanla ada bekliyordu. bu yıl yine geçen yılki gibi esin teyzenlerle birlikte yaptık tatilimizi.
en sevdiğin oyun babanı iskeleden denize atmak… 🙂 seneye belki kendin de atlamayı öğrenirsin…
kolluklarınla korkusuzca giriyordun denize. hatta ayaklarının yere değmediği yerlere bile gidiyordun bizimle…
datçadan yine güzel anılarla ayrıldıktan sonra eve dönerken burdurdaki salda gölüne uğradık.
en büyük hayranınızım ege bey :)) bana bu üstteki fotografı imzalar mısınız? :))
çok seviyorum çok… ama öyle böyle değil yani 🙂
güzel anılarla dolu bir tatil daha geçti… seneye yaza görüşürüz 😉
egem, bu ay neler yapmışız tarihe bir not düşelim. arda arkadaşının ve ahmet abinin doğum günleri geldi yine. yine hep beraberdik.
bu sene kendi doğum gününden de hazırlıklıydın mum üflemeye. hatta o kadar seviyorsun ki evde arada mum çıkarttırıyorsun bize, yakıyoruz sen de üflüyorsun 🙂
ada arkadaşın ve derin ablanlar geldiler bize. beraber çok güzel vakit geçirdik.
kahvaltı pikniği yaptık beraber 🙂
dereye taş attınız…
derin ablan ağaçlara tırmandı. biz esin ablanla çalı çırpı topladık oradan. eve getirdim yine bişeyler düşünüyorum bakalım…
beraber fotografınız olsun istedik. sanırım sen benden ayrılmak istemedin :)))
ya seni çok seviyorum egecim yaaaaa :))
sulu boya aldık sana. ilk denemelerini yaptın.
inşallah annanenden sana resim yeteneği geçmiştir 🙂
ben küçükken alıç alırdı annem, böyle boynuma asar yerdim. çok da severdim. çarşıda görünce sana da aldım. sen de sevdin herhalde ki baya yedin 🙂
sonra kurban bayramı geldi. bayram sabahı klasiği babaannende kahvaltı yaptık.
ve annane ziyareti… süpriz yumurta hastalığın başladı uzun zamandır. la mınına diyorsun süpriz yumurtaya 🙂
ve eymen arkadaşınla ablası beren abla ziyaretimiz..
ay didiiiiii ay didiiiiiii çok seviyorsun ay dedeyi. her akşam bi pencereden bakıp ay didiiiii diyorsun. hatta onu göremeyince ay didiiiii lel diyorsun. gelecekmiş ay dede :)) hadi ay dede ile fotografını çekelim deyince nasıl da durdun. yoksa hayatta durmazdın öyle :))
o akşam kumladan dönüyorduk. baban çekim yaparken bir selfie yaptık.
bayram tatilinde bir gün de oylata gittik.
başka bir gün de kültür parktaki luna parka gittik. babanla trene bindiniz. hep beraber de dönme dolaba bindik ama daha ilk turda durdurup indik. sanırım çok kalabalık ve gürültülü geldi ortam. hoşlanmadın…
bir gün de filiz teyzelere kahvaltıya gittik beraber.
işte böyle bir ay geçti yavrucağım. nice güzel anılarla dolu ayların olsun…
canım zuzum zeynebime gittik bu hafta sonu. ne zamandır ayvalık cunda gezmek istiyor, zeynebin evinde olmasını kolluyorduk. zuzu ablan seni çok seviyor. sen daha minnak bir bebekken buluşmak için gittiğimiz bir cafe de kucağında uyumuştun 🙂
sağolsun zuzum bizi çok güzel ağırladı. ayvalık cunda baya güzel gezdik. e olsun o kadar di mi tur rehberi bir zuzumuz var 😉
cunda da denize de girdik. ay ne tatlı yüzüyorsun bebişim yaaa…
uuppss! firikikimiz var ama yiğidin malı meydandadır:D
şeytan sofrasına da gittik. orda güzeş batsın, yok şurayıda bi görelim derken iki gece geç yattın ama halinden pek memnundun minnoşum benim.
zuzu ablan senin deyiminle luluuuuuu seni ham yapmaya çalıştı 2 gün boyunca ama senin sert duruşundan çekiniyordu. sonunda son gün dayanamadı ve ‘eeee göz hakkı denen bişey var, bağırırsan bağır’ dedi ve bi güzel ham yaptı seni.
şimdi soruyorum sana lulu seni ne yaptı diyorum; hammmmm diyorsun :))) senin de hoşuna gitmiş belli 😉
artık klasik yaz ayak fotolarımda seninkiler de oluyor. ne güzel… 🙂
bu arada buraya bir not da düşmek istiyorum. ayvalıkta sivri sinekler ısırdı bizi. ama seninki böylesine çok kötü oldu. şişti balon gibi su topladı bir de. hatta uzun zaman geçmeyince doktoruna bu fotografı yolladım. verdiği kremle bile uzun sürede geçti. sanırım sivri sineğe alerjin var 🙁
bu yaz seninle tatil hayalleri kuruyorduk babanla tüm kış boyunca. şöyle yaparız böyle yaparız. gezi rotası çizdik kendimize. ege’den başlayıp akdenize bir kaç nokta belirledi baban. şuralara gideriz, buraları gezeriz.
babanla klasik bir tatil anlayışımız yoktur bizim. bir yere gittik mi yerimizde durmayız. çevrede gezilecek ne kadar güzel yer varsa her gün bir kaç yeri gezeriz. seninle de bu yaz tatili anlayışımızı devam ettirmeyi planladık. sonra birden babanın çadır aşkı kabardı. benimde aklıma yatmadı değil. çünkü kamp yapacağımız yerlerin fotograflarını gösterince çok hoşuma gitti. doğanın içinde muhteşem mekanlar…
yağmurlu bir bursa sabahının köründe yola koyulduk 🙂 6-7 saatlik yolu senin canının sıkılmaması ve arada yarattığın krizleri minimuma indirmek için verdiğimiz molalarla 10 saatte tamamladık. hakikatten gökova çadır kampı muhteşem doğasıyla karşımızda duruyordu. fakat ben göremiyordum. çünkü daha dakka bir gol bir baban çadır kurarken yere serdiğim battaniyenin üzerinde sen ve çevrende karıncalar hadi neyse de benim bacağımdaki tanımlayamadığım bir böceği görünce kararımı verdim. BURADA KALAMAYIZ!!! 🙂
herşey için çok geçti ve biz o gece yukarıda gördüğün babanın büyük bir heyecanla aldığı çadırda kaldık. evet baban ben ve park yatağında sen 🙂
sabah uyanır uyanmaz akyakaya keşfe çıktık ve şanslıymışız ki yukarıda gördüğün otele yerleştik 🙂
bu da odamızın manzarası…
ve işte tatil o zaman başladı bizim için. akyaka muhteşem bir yermiş. gerçekten babanı tebrik etmek isterim ki genelde böyle güzel yerler buluyor bize gezmek için.
her sene mutlaka kaş’a gitmek isteriz. artık buna akyaka da eklendi. sessiz sakin çok şirin bir yermiş. ve senin için de harikaydi çünkü sahilde ‘köpekle sahile girilmez’ yazdığı halde sokak köpeklerinin umrunda değildi bu uyarı. hepsi bakımlı aşılı küpeli bir ton köpek vardı sahilde ve sen kendini cennette hissediyordun anlıyordum güşünden, heyecanından 🙂
bu kurt köpeğini çok sevdik, okşadık, sen tüylerini yoldun, bıyıklarını çektin. kocaman burnunu sıktın sonrasında uyudun. köpecik senin uyuduğun arabanın yanında uyudu ve yanına hiç bir köpeği yaklaştırmadı. yakınımızdaki bir bayan seni sevmek için geldiğinde kurt köpeğinin bizim köpeğimiz olduğunu sanmış. nasıl da korudu egeyi dedi.
sahilde çok güzel vakit geçirdin. suya doğru emekleyerek gittin. tutmasam daha da ilerleyip belkide dalgalara kapılacaktın 🙂 çok tatlısın be oğluşum.
fazla güneşte tutmadık seni. kaymak gibi vücudunu odadan çıkmadan önce kremliyorduk. ve genelde akşamüstü veya sabahları gidiyorduk sahile. zaten akyakada bir kaç gün durduk diğer günler hep gezdik.
azmak nehiri akyakada denizle buluşuyor. yukarda fotografta gördüğün gibi nehirde tekne turları düzenliyorlar. biz karadan teknenin gitmediği yerlere kadar giderek çok güzel bir cafe keşfettik.
mocca cafe… huzurlu ve son derece zevkle restore edilmiş bir cafe.
offf şu ayaklarına bayılıyorum yaaaaaaaaa… 🙂
gittiğimizde uyuyordun, babanla başbaşa iki lafın belini kırdık 😉
bir süre güzel güzel keyfini çıkardın sen de mekanın. sonra…
yavaş yavas sıkılmaya başladın… veee…
salatalık bile seni susturmaya yetmedi. kaçar gibi apar topar ayrıldık mekandan :))) yavrum meğer üstten dişlerin çıkıyormuş. ondan o kadar üzgün ve sıkkınmış canın. bu tatilden 2 dişle döndük eve. dönünce bir tane daha çıktı.
babasının aslanı…
annesinin kuzusuuuu…
bir günümüzü de köyceğizden tekne turuna katılarak geçirdik. çok güzel yerlere gittik tekne ile, çamur banyosu görülmeye değerdi 🙂 teknede yine 1 numara oldun. yabancı turistlerden yerli turistlere bayıldılar sana 🙂
arada uyku zamanın gelince rutinin değişmedi. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi tekne turunda ayağımda oğlumu sallayacağım. manzaraya baksana 🙂 rus hatunlar incecik vücutlarıyla güneşlenirken ben dünyanın en tatlı varlığını uyutmaya çalışıyordum. allahıma bin şükür 🙂
teknenin önüne oturduk seninle… biraz manzarayı seyrettin, çoğunlukla benimle uğraştın arada da rus fıstıklarının gönlünü fethettin. öpmelere doyamadılar seni. az değilsiiiiiiin haaaa 😉
istuzu plajına da götürmüştü tekne bizi. orada da denize girdin. allahım böyle cıbıl ne tatlısın egem ya. öp öp doyamıyorum…
baban ayaklarını kuma gömdü. siyatiğe iyi geliyormuş :)))))
suya alıştırma denemeleri… tombişim benim 🙂
tam toparlanırken babanın kolunda bişey gördüm. dur bakiim ne bu dedim! amanıııın yavrumun el izi çıkmışşşş. kıyamam ben sana yaaaa. şuna bak ya…
bir günümüzde akbük’te geçirdik. muhteşem bir denizi var. bu yıl en güzel 10 koy arasına girmiş bir yer. tüm gün oradaydık…
denize girdik seninle. çıktıktan sonra müslin bezine sarıp seni öylece çadırına oturttum. sonra bir ara bir koku gelmeye başladııııı, aman allahım korktuğum başıma geldi. evet güzelim müslin bezine kaka yapmıştın :)) ya oğlum çok tatlısın…
başka bir gün de akyakadan kalkan bir tekne ile koylara tura gittik. fotografta da görüldüğü üzere yine elden ele masadan masaya dolaşıyorsun. kızlar hastalar sana, bu sefer erkekler bile alıp alıp götürdüler seni sevmeye…
bilmem hangi koyda baban yüzerken ben… deniz mi o da ne umrumda değil sen varken… 🙂
sedir adası molamızda uyanıktın da denize girebildik beraberce… kleopatra plajı bir harikaydı… cıbıl ege kollarımda, ben de harikaydım 🙂
hiç çıkmasak hep orada kalsaydık…
baktıkça ağzımın sularını akıtan bir fotograf daha…
akyaka da bol bol kuçu kuçularla haşır neşir oldun. sevgi manyağı yaptık hepsini. yoksa yoluk yoluk mu desem. yavrular ya o kadar haşin sevmene rağmen hiç bişey demediler yaa..
bir günümüzü de marmaris içmelerde geçirdik. öğlen yemeği zamanı…
hani anneye, bana da verir misin egeeee… hiç kıyamaz annesineeee…
tatlı oğlum, yakışıklı oğlum benim… uykun gelmiş nasıl da belli oluyor. tabi biraz da üzerini değiştirmiş olmamın siniri de var. giyinip soyunmayı hiç sevmiyorsun. seni üzmemek için çoğu zaman bırakıyorum lekeli pasaklı dolaşıyorsun. ne yapalım, senden önemli mi…
yemek beklerkeeennn… veee…
yine diş sinirleri… :)))
:))) canım benim…
eve dönüş günü gelip çattığında direk eve dönmek olmazdı, pamukkale yolumuza yakınken gezmeden geçilemezdi değil mi 🙂
oraları da görmüş olduk babanın sayesinde 🙂 dönüş yolu benim için çok kötüydü. miğde bulantısı başladı daha yola çıkar çıkmaz. pamukkalenin de sadece travertenlerini gezebildim, pamukkale hierapolis antik tiyatroyu gezerken babana eşlik edemedik, üzgünüz… 🙁
ama baban bizim için bir tane de fotograf çekmiş sağolsun. bu arada baban gezdiğimiz her yerden çok güzel çekimler yaptı. onun sitesinden izleyebilirsin çektiklerini. senin bloğuna benim ve onun sitesinin de linklerini ekledik. bakarsın 😀
velhasılı seninle tatil anlatılmaz yaşanır oğlum… baya yorucu olmasına rağmen seni izlemek, seninle olmak, seni denize sokmak, sahilde emeklemeni seyretmek bir harikaydı…
seni çok seviyoruz canımız oğluşumuz egemiz… 🙂
İlcebay ailesinin yeni ferdi Ege İlcebay'ın kişisel bloğu