babanla birlikte olalı 6 yıl, evli olalı tam 3 yıl oldu. hayatımın en güzel yıllarını babanla geçirdim. iyi ki onunla evlenmişim diyorum şimdi. senin için de benim için de en doğru insan baban oğlum…
neden böyle dediğimi bu videoyu izleyince anlayacaksın zaten…
bu yaz seninle tatil hayalleri kuruyorduk babanla tüm kış boyunca. şöyle yaparız böyle yaparız. gezi rotası çizdik kendimize. ege’den başlayıp akdenize bir kaç nokta belirledi baban. şuralara gideriz, buraları gezeriz.
babanla klasik bir tatil anlayışımız yoktur bizim. bir yere gittik mi yerimizde durmayız. çevrede gezilecek ne kadar güzel yer varsa her gün bir kaç yeri gezeriz. seninle de bu yaz tatili anlayışımızı devam ettirmeyi planladık. sonra birden babanın çadır aşkı kabardı. benimde aklıma yatmadı değil. çünkü kamp yapacağımız yerlerin fotograflarını gösterince çok hoşuma gitti. doğanın içinde muhteşem mekanlar…
yağmurlu bir bursa sabahının köründe yola koyulduk 🙂 6-7 saatlik yolu senin canının sıkılmaması ve arada yarattığın krizleri minimuma indirmek için verdiğimiz molalarla 10 saatte tamamladık. hakikatten gökova çadır kampı muhteşem doğasıyla karşımızda duruyordu. fakat ben göremiyordum. çünkü daha dakka bir gol bir baban çadır kurarken yere serdiğim battaniyenin üzerinde sen ve çevrende karıncalar hadi neyse de benim bacağımdaki tanımlayamadığım bir böceği görünce kararımı verdim. BURADA KALAMAYIZ!!! 🙂
herşey için çok geçti ve biz o gece yukarıda gördüğün babanın büyük bir heyecanla aldığı çadırda kaldık. evet baban ben ve park yatağında sen 🙂
sabah uyanır uyanmaz akyakaya keşfe çıktık ve şanslıymışız ki yukarıda gördüğün otele yerleştik 🙂
bu da odamızın manzarası…
ve işte tatil o zaman başladı bizim için. akyaka muhteşem bir yermiş. gerçekten babanı tebrik etmek isterim ki genelde böyle güzel yerler buluyor bize gezmek için.
her sene mutlaka kaş’a gitmek isteriz. artık buna akyaka da eklendi. sessiz sakin çok şirin bir yermiş. ve senin için de harikaydi çünkü sahilde ‘köpekle sahile girilmez’ yazdığı halde sokak köpeklerinin umrunda değildi bu uyarı. hepsi bakımlı aşılı küpeli bir ton köpek vardı sahilde ve sen kendini cennette hissediyordun anlıyordum güşünden, heyecanından 🙂
bu kurt köpeğini çok sevdik, okşadık, sen tüylerini yoldun, bıyıklarını çektin. kocaman burnunu sıktın sonrasında uyudun. köpecik senin uyuduğun arabanın yanında uyudu ve yanına hiç bir köpeği yaklaştırmadı. yakınımızdaki bir bayan seni sevmek için geldiğinde kurt köpeğinin bizim köpeğimiz olduğunu sanmış. nasıl da korudu egeyi dedi.
sahilde çok güzel vakit geçirdin. suya doğru emekleyerek gittin. tutmasam daha da ilerleyip belkide dalgalara kapılacaktın 🙂 çok tatlısın be oğluşum.
fazla güneşte tutmadık seni. kaymak gibi vücudunu odadan çıkmadan önce kremliyorduk. ve genelde akşamüstü veya sabahları gidiyorduk sahile. zaten akyakada bir kaç gün durduk diğer günler hep gezdik.
azmak nehiri akyakada denizle buluşuyor. yukarda fotografta gördüğün gibi nehirde tekne turları düzenliyorlar. biz karadan teknenin gitmediği yerlere kadar giderek çok güzel bir cafe keşfettik.
mocca cafe… huzurlu ve son derece zevkle restore edilmiş bir cafe.
offf şu ayaklarına bayılıyorum yaaaaaaaaa… 🙂
gittiğimizde uyuyordun, babanla başbaşa iki lafın belini kırdık 😉
bir süre güzel güzel keyfini çıkardın sen de mekanın. sonra…
yavaş yavas sıkılmaya başladın… veee…
salatalık bile seni susturmaya yetmedi. kaçar gibi apar topar ayrıldık mekandan :))) yavrum meğer üstten dişlerin çıkıyormuş. ondan o kadar üzgün ve sıkkınmış canın. bu tatilden 2 dişle döndük eve. dönünce bir tane daha çıktı.
babasının aslanı…
annesinin kuzusuuuu…
bir günümüzü de köyceğizden tekne turuna katılarak geçirdik. çok güzel yerlere gittik tekne ile, çamur banyosu görülmeye değerdi 🙂 teknede yine 1 numara oldun. yabancı turistlerden yerli turistlere bayıldılar sana 🙂
arada uyku zamanın gelince rutinin değişmedi. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi tekne turunda ayağımda oğlumu sallayacağım. manzaraya baksana 🙂 rus hatunlar incecik vücutlarıyla güneşlenirken ben dünyanın en tatlı varlığını uyutmaya çalışıyordum. allahıma bin şükür 🙂
teknenin önüne oturduk seninle… biraz manzarayı seyrettin, çoğunlukla benimle uğraştın arada da rus fıstıklarının gönlünü fethettin. öpmelere doyamadılar seni. az değilsiiiiiiin haaaa 😉
istuzu plajına da götürmüştü tekne bizi. orada da denize girdin. allahım böyle cıbıl ne tatlısın egem ya. öp öp doyamıyorum…
baban ayaklarını kuma gömdü. siyatiğe iyi geliyormuş :)))))
suya alıştırma denemeleri… tombişim benim 🙂
tam toparlanırken babanın kolunda bişey gördüm. dur bakiim ne bu dedim! amanıııın yavrumun el izi çıkmışşşş. kıyamam ben sana yaaaa. şuna bak ya…
bir günümüzde akbük’te geçirdik. muhteşem bir denizi var. bu yıl en güzel 10 koy arasına girmiş bir yer. tüm gün oradaydık…
denize girdik seninle. çıktıktan sonra müslin bezine sarıp seni öylece çadırına oturttum. sonra bir ara bir koku gelmeye başladııııı, aman allahım korktuğum başıma geldi. evet güzelim müslin bezine kaka yapmıştın :)) ya oğlum çok tatlısın…
başka bir gün de akyakadan kalkan bir tekne ile koylara tura gittik. fotografta da görüldüğü üzere yine elden ele masadan masaya dolaşıyorsun. kızlar hastalar sana, bu sefer erkekler bile alıp alıp götürdüler seni sevmeye…
bilmem hangi koyda baban yüzerken ben… deniz mi o da ne umrumda değil sen varken… 🙂
sedir adası molamızda uyanıktın da denize girebildik beraberce… kleopatra plajı bir harikaydı… cıbıl ege kollarımda, ben de harikaydım 🙂
hiç çıkmasak hep orada kalsaydık…
baktıkça ağzımın sularını akıtan bir fotograf daha…
akyaka da bol bol kuçu kuçularla haşır neşir oldun. sevgi manyağı yaptık hepsini. yoksa yoluk yoluk mu desem. yavrular ya o kadar haşin sevmene rağmen hiç bişey demediler yaa..
bir günümüzü de marmaris içmelerde geçirdik. öğlen yemeği zamanı…
hani anneye, bana da verir misin egeeee… hiç kıyamaz annesineeee…
tatlı oğlum, yakışıklı oğlum benim… uykun gelmiş nasıl da belli oluyor. tabi biraz da üzerini değiştirmiş olmamın siniri de var. giyinip soyunmayı hiç sevmiyorsun. seni üzmemek için çoğu zaman bırakıyorum lekeli pasaklı dolaşıyorsun. ne yapalım, senden önemli mi…
yemek beklerkeeennn… veee…
yine diş sinirleri… :)))
:))) canım benim…
eve dönüş günü gelip çattığında direk eve dönmek olmazdı, pamukkale yolumuza yakınken gezmeden geçilemezdi değil mi 🙂
oraları da görmüş olduk babanın sayesinde 🙂 dönüş yolu benim için çok kötüydü. miğde bulantısı başladı daha yola çıkar çıkmaz. pamukkalenin de sadece travertenlerini gezebildim, pamukkale hierapolis antik tiyatroyu gezerken babana eşlik edemedik, üzgünüz… 🙁
ama baban bizim için bir tane de fotograf çekmiş sağolsun. bu arada baban gezdiğimiz her yerden çok güzel çekimler yaptı. onun sitesinden izleyebilirsin çektiklerini. senin bloğuna benim ve onun sitesinin de linklerini ekledik. bakarsın 😀
velhasılı seninle tatil anlatılmaz yaşanır oğlum… baya yorucu olmasına rağmen seni izlemek, seninle olmak, seni denize sokmak, sahilde emeklemeni seyretmek bir harikaydı…
11 aylık kocaman bir bebesin sen artık 🙂 gerçekten de kocaman oldun ya gözümüzün önünde. el kadardın daha düne kadar. nasıl büyüyecek derken büyüdün de emeklemeye bile başladın.
bu ay ilk tatilimiz için izin aldık babanla tam 13 tüm gün beraberdik seninle. öyle alıştık ki sana. evet itiraf ediyorum bu tatilde çok yorulduk ama senin o güler yüzün var ya oğlum paha biçilemez ve tüm yorgunluğumu unutturuyordun. tüm gün birlikte olduğumuz için seni daha iyi gözlemleyebilme imkanımız oldu. mesela yeni yeni keşfettik ki belkide daha önce de yapıyordun ama farkında değildik, bazen sağ gözünü kısarak gülümsüyorsun ve bu sana o kadar yakışıyor ki…
ilk tatilini ege de yaptın. ayrıntıları için ayrı bir yazı yazacağım ama buraya not düşelim; bu tatilde 2 dişin birden çıktı 🙂 üst sol kesici ile sağ köpek dişin çıktı. sağ kesici dişinin ucu görünüyordu o da tatil dönüşü patladı çıktı 🙂 sol köpek dişinin de ucu görünüyor, bugün yarın o da patlar artık.
şimdi kısa kısa bu ayki gelişmelerini not düşmek istiyorum buraya.
*ileri doğru emeklemeye başladın.
*küçük arabanın üzerinde ayaklarınla ittirerek baya dolaşıyorsun evin içinde.
*ilk kez spagetti yedin ve ben hayretler içinde kaldım. nasıl ve nereden biliyorsun onu öyle ucundan ağzına alıp dudaklarınla içeri çekmeyi 🙂
*işaret parmağınla istediğin veya ilgini çeken şeyi gösteriyorsun. bu hareketinle oyunda oynuyoruz seninle. ikimiz de işaret parmaklarımızı uzatıp birbirine değdiriyoruz ve zzzzzzzzzzzzzzttt diye ses çıkarıyorum ben sen de gülüyorsun :)))
*ice kedisine bayılıyorsun. annanene gittiğimizde ice’ın peşine düşüyorsun. onun uğruna peşinden gidecem diye ayaktayken ve ben kollarından tutarken iki üç adım attın seve seve 🙂 çok enteresandır ice seni görünce kaçıp gidiyor.
*artık beni takip edip neredeysem emekleyerek oraya gelebiliyor, bir yerlere tutunarak ayağa kalkabiliyorsun. çok tatlı oluyorsun canım oğlum…
*ay sonuna doğru rahat rahat emeklemeye başladın. hatta hızlı hızlı koşar gibi sevinçle emekliyorsun.
*boyunu ve kilonu bilemiyoruz ama oto koltuğundan anlıyorum senin biraz daha uzadığını, çünkü ayakların sığmaz oldu iyice koltuğa 🙂
*saçlarımı çok seviyorsun. duştan sonra tarayışımı izlemeyi, onlara dokunmayı seviyorsun. kuruduktan sonra ise yolmayı seviyorsun malesef ki :(yolduktan sonra elinde kalanlarla baya oyalanıyorsun 🙂
*kablo hastası oldun bu aralar. evdeki tüm kabloları çekiştirip almaya çalışıyorsun. babanın tüm elektronik eşyaları sana çok cazip geliyor.canımın içi yavrum egem, yaşına girmeye 1 ay kaldı. her geçen gün büyüdüğünü ve serpildiğini geliştiğini görmek çok güzel ve gurur verici.
fotograf çekimleri artık çok zorlaşmaya başladı 🙂 yerinde durmuyorsun. canın istemeyince ne tatlı ağlıyorsun öyle :)))
bu ay neler yaptık çok kısa şekilde not düşmek istedim. eskikaraağaç köyüne gittik bir kaç leylek görürüz diye. şehirde bile daha çok leylek var diyebilirim. 1 tane bile göremeden geri döndük 🙂
sana bu ay (aslında kendimize:) ergobaby kanguru aldık. senin için de bizim için de seni taşımak daha sağlıklı ve güvenli oldu.
babana çok yakıştı ama yaaa… bu fotografınızı çok seviyorum. babanın yanında ne kadar da minicik kalmışsın öyle benim tatlı oğlum 🙂
yine beğendik kahvaltı klasiğimiz… tipine baksana yaaa 🙂 ısırırım seni 😀
bir sabah ben uyurken siz salonda selfi çekiyormuşsunuz :))) çok tatlı çıkmışsınız canlarım benim 🙂
bir günümüzü de annanenle misi köyünde geçirdik. baban güzel güzel videolar çekmişti o gün… tarihte babanın arşivine bakarsan izleyebilirsin 🙂
bugüne kadar hep geri geri sürünüyordun. bu akşam ilk defa ileri doğru sallana sallana emekledin 🙂 baban bu akşam senin yatağının kademesini aşağı indiriyordu. bağlantı vidalarını yere attı. sen onları görünce inanılmaz bir gayretle onlara doğru emeklemeye başladın 🙂 artık ne kadar çok ilgini çekmişse o vidalar 🙂
o an gözlerime inanamadım ve mutluluktan video veya foto çekemedim ama bir kaç dakika sonra baban tüm kış kapalı kalan bir odayı keşfedişini çekmiş. orada da emeklemeye devam etmişsin. işte o görüntüler…
1 ay daha geride kaldı ve 1 ay daha büyüdün bizimle. geriye dönüp dönüp eski fotograflarına bakıyorum da oğlum ne kadar küçükmüşsün. şimdiki bir bacağın kadarmışsın yeni doğduğunda 🙂
bu ay doktor kontrolün olmadığı için boyunu ve kilonu bilemiyorum. ama bazen bazı günler baya büyümüş geliyorsun bana. yüzünün ifadesi de değişiyor her geçen gün. bebeklikten çocukluğa doğru gidiyorsun.
üstten gelecek dişlerini bekliyoruz hala. sana baya sıkıntı veriyorlar anlaşılan. çünkü geceleri ağlayarak uyanıyorsun. çıksınlar artık diye gözünün içine bakıyoruz. havaların daha geç karaması nedeniyle uyku saatin biraz daha geçe kalmaya başladı. 21’e doğru uyumaya başladın.
aktivite masası aldık sana. ayakta durarak oynayabilmen için. evet ayakta duruyorsun ama ayakların kayıyor geriye doğru ve sen ayaklarını çekmek yerine göbeğini masaya dayayarak oynamaya devam ediyorsun. adım atmaya niyetin yok yani :)))
babaannen sana ‘alkııış’ yapmayı öğretmiş. mutlu olunca ellerini birbirine çarptırarak alkııış yapıyorsun 🙂 yerim senin o minnak ellerini…
geri geri sürünmelere devam bu ay da. doktorumuzdan izin alarak seni yürütece koyduk ama canım oğlum hiç sevmedin yürüteci 🙂 durdun öle. hatta ağladın alın beni buradan diye. halbuki sana özgürlük veriyoruz, gez dolaş karıştır dolapları işte bebeğim 😀 alemsin valla. çok seviyorum seni bebeğim, her halini…
10. ayın da böylelikle geçip gitti bitanem. 11 ayın inşallah çok daha güzel geçer…
iyi ki varsın bebeğim benim. seninle hayatımız daha da güzel…
son günlerde neler yapmışız diye tarihe bir not düşelim değil mi…
baya fotografımız varmış biriken. tek tek anlatayım hepsini. yukarıdaki güzel ailemizin fotografını çektiğimiz gün botanik parka kahvaltıya gittiğimiz gün. sen olmadan önce sık sık giderdik. artık seninle daha güzel olacak…annanene gittiğimiz bir haftasonu, babanla ne güzel tv seyrediyorsunuz siz. saçlarımla oynamayı seviyorsun… 🙂kültürparka gitmiştik bir haftasonu. geri geri sürüne sürüne gidip de nerelere sıkıştırmışsın kendini :)) çıkamıyorsun da ileri doğru gitmeyi bilemediğin için. bağrınınca gördüm seni. o sırada mutfakta sana mama hazırlamakla uğraşıyordum ben de…baban sana salıncak aldı. babaannen artık seni sık sık sallar bahçede 🙂 havalar da düzeliyor…gitarla ilk tanışman.. akord yapman uzun sürüyor tabi 😛pazarcııı amcaaaaa :))gren cafeye gittiğimiz gün…botanikte kahvaltı…ardından annaneye ziyaret… senin için minik salatalıklar alıyor annanen :))uyanınca kısa bir süre yatağındaki oyuncakları elden geçiriyorsun 🙂 sıkılınca bağrınıyorsun; ben uyandııııım, alın beni burdaaaaan 🙂bir ikea günü…yine güzel ailemizin güzel bir selfiesi… bulaşıklarla cebelleşirken beni de dahil ettiniz 🙂furkan amcanlarla beğendikte kahvaltı arkası kahve keyfi…anneler gününden kareler…sana üzerinde adın yazılı fular almıştım, kargomuz gelmiş…ve botanik kahvaltısından geriye kalan bıcırık ege fotografı 🙂
sayende anneyim artık ben. bilemiyorum nasıl bir anne oldum sana. elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum bebeğim sana. bazen o kadar yorucu oluyor ki annelik, ama sonra senin bir gülüşün tüm yorgunluğumu silip süpürüyor. zaten o gülüşün var ya dünyalara bedel.
bundan sonra ömrümün sonuna kadar senin annen olacağımı bilmek öyle güzel ki bebeğim. seni çok seviyorum…
sen benim dünyam oldun yavrucum. iyi ki seni doğurmuşum. iyi ki sen bizim bebeğimiz oldun. ne kadar güzel ki anneyim artık ben 🙂
tam da bir sene evvel yine ikea’daymışız 🙂 kimbilir senin için o gün neler aldık ikeadan. belkide uyuduğun yatağı almışızdır… ya da oyuncak ayını veya şifoniyerini… kimbilir…
kayıtlarda kalsın dedim bu ayrıntı da 😉
canım egem benim…
İlcebay ailesinin yeni ferdi Ege İlcebay'ın kişisel bloğu