canımın içi bebeğim, egem,
14 ay geride kaldı. bir ayı geçtim, gelişiminde 1 hafta bile fark edebiliyor bazen. seninle diyaloğumuz arttıkça daha da bir bütünleşiyoruz. hele o espri anlayışın yok mu… beni benden alıyor. gülüşüne bayılıyoruz zaten. nasıl güzel bir gülüşün var bebeğim bir bilsen…
bakışların, gülüşün, duruşun o kadar kendine has ki… bazı bebekler var böyle durduk yere neşelenip kendi kendilerine coşuyorlar. sen öyle değilsin. bizimle birlikte olmayı ve bizimle eğlenmeyi çok seviyorsun. bizimle coşup, esprilerimize karşılık veriyorsun.
bu ay bir azı dişin çıktı ve patlamaya yüz tutmuş sağ alt kesicilerin yanında bir dişin daha çıkacak, bekliyoruz. tabi artık iştahının kesilmesinden anlıyorum diş acının olduğunu. yemek yemeyi iyice azaltıp süte dayanıyorsun yavrum benim. kim bilir nasıl acıyor canın. ve geceleri daha sık ağlayarak uyanıyorsun bitanem. yanında olmaya seni rahatlatmaya çalışıyorum. geceleri sanki daha çok beni görmek istiyorsun yanında. bu yüzden sabaha kadar ben geliyorum uyandıkça yanına. ama şu diş acın olduğunda ne yapacağını, nasıl rahatlayacağını bilemiyorsun ve o zaman baban da uyanmak durumunda kalıyor. inan hiç mühim değil bebeğim uykumuz. sen iyi ol, sen kendini huzurlu hisset, iyi ve mutlu hisset yeter bize…
doktor kontrolümüz olmadığı için boyun ve kilonla ilgili bir bilgimiz yok. ama artık babanın da beli ağrıdığına göre kilonda artış var 🙂
hala yürümeye karar vermedin. ayakta düz duruyorsun, sıralıyorsun ama emeklemek daha kolay geliyor sanırım. yine tabi temkinli yapına veriyoruz ve nasıl istersen öyle olsun diyoruz 🙂 aslında yürüsen dışarıda sen de biz de daha rahat edeceğiz, çünkü dışarda dolaşmak istiyorsun ve kucakta bu çok zor oluyor. her yerde de seni emeklemen için yere bırakamıyoruz.
söylediğin kelimelere gelirsek; ihtiyaç duyduğun her an ”anne!” diyorsun 🙂 kahve dedin bi kaç kez, indir dedin kucaktan inmek için. saçımdaki tokaya ” kokaaiii” diyorsun 🙂 emziğine ”memmyyy” diyorsun. yemek yemek istediğinde ağzını şapırdatıp bazen ”mamy” diyorsun bazen de dudaklarını değişik şekle sokarak ”pak pak” gibi bi ses çıkarıyorsun. ne yaptık ne ettiysek baba dedirtemedik sana. ama çok enteresan babana ”daddy” diyorsun. zaten bi ingilizlere benzer yanın var bide daddy, mamy felan deyince gülüyoruz baya :))
bu ay gezmelerimiz yine boldu. evde durmuyoruz ki hiç. senin canın sıkılmasın diye…
botanik park çok güzel oluyor senin için de.
hem güzel fotograflar çekiyoruz hem de sen gönlünce emekliyorsun…
nazım emre güleç arkadaşın ve ailesi geldi geçtiğimiz haftalarda bize.
çok güzel anlaştınız nazım emre ile. ikiniz de koşar adım emekliyorsunuz, evin içinde salondan mutfağa, mutfaktan salona nasıl emeklediniz anlatamam. bide mutfakta elbirliği yapıp abuc cubur kilerini boşaltıp durdunuz 🙂
8 ay önce biz onlara gittiğimizde çekilen fotograf ile bugünkünü birleştirince ne kadar da büyümüşsünüz… babalar ve oğulları 🙂
şu halini de buraya not etmeden edemicem. yumurta delisi oldun bu aralar. tabi yemek için değil böyle oynamak için. birbirine tokuşturuyorsun sonra kırılanın kabuğunu yiyorsun, içini de gördüğün gibi unufak edip atıyorsun 🙂 kendi yumurtan bitince bizimkileri de isteyip aynı şeyi yapıyorsun…
babanın arkadaşı ersel amcanlara gittik bi haftasonu da… yiğit arkadaşın senden bir yaş büyük ama zamanla onunla da anlaştınız…
bu kare de annanenden. ne zaman annanenin evine gitsek mekanın burası. konsolun üzerine çıkıp oraları karıştırmayı çok seviyorsun.
benim canım oğlum, 14 ayın da geride kaldı böylece… büyü ama çok çabuk olmasın olur mu… o minik eller ayaklar hep bende kalsa keşke… herşeyini çok seviyorum senin, her bir yerini…
benim canım oğlum…
seni çok seviyorum.