canımın içi egem, bu akşam duyduklarıma şaştım kaldım. her gece yatarken sana kitap okuyoruz. bu gece de bendeydi sıra. elimden aldın kitabı burayı ben okumak istiyorum dedin. ve 1 satırı çok güzel okudun. hemde küçük harflerdi ve uzun cümlelerdi.
evet bayağıdır iki kelimelik yazıları okuyordun. bir gün ben arabayı kullanıyordum sen arkada koltuğunda otururken kırmızı ışıkta durmuştuk. sen birden bire hecelemeye başladın; İŞ-KEM-BE ÇOR-BA-SI : )))) tabelayı okumuştun. inanılası değildi. sonrasında hep böyle kısa cümleleri okudun ama bu akşam ilk defa aldın kitabı okumaya başladın.
seninle gurur duyuyorum egem. evet erken öğrendin belki bu ilerde canını sıkabilir sınıfta ama bizim için bir övünç kaynağı.
zaten daha 3 yaşındayken ingilizce 10 a kadar sayman ve gerisi için de 11= ten one 12= ten two diye devam etmenden pratik zekanı anlamıştık. sen bitanesin oğlum.
bu konuyu öğretmeninle konuştum. ne yapmamız gerektiğini bilemiyoruz. çok üzerinde durmayın dedi. hatta desteklemeyin, yokmuş gibi davranın dedi. sonrasında seneye önde olmayasın diye. ama hoşuma giden şey şu oldu oğlum; okumayı bile bildiğin halde sınıfta öğretmenini dinleyip bildiğin şeyin üzerine yeni şeyler eklemek için dikkatle dinliyormuşsun. aferin benim akıllı oğluma. seni çok seviyorum oğlum.