ilk doğum günü partini bugün yaptık. her ayrıntısını kendi ellerimizle büyük keyifle yaptık. bizce güzel oldu herşey, misafirlerimizde bizimle aynı düşüncede olunca biz de mutlu olduk.
ayrıca senin bu ilk doğum günü partinde bizimle birlikte olan akraba ve arkadaşlarımızla partin çok daha güzel oldu. iyi ki geldiler…
bu ilk doğumgününün konsepti de uçaktı. bundan sonra sanırım artık kendin karar vereceksin ne istediğine. pastan çok güzel olmuştu. ilk defa bugün pastandan 2 küçük lokma yedirdim sana. 1 yaşından sonra herşey serbest dedi doktor ablan ama tuz ve şeker için ne kadar geç o kadar iyi diye düşünüyorum. bakalım ne kadar dayanabileceğiz 🙂 çünkü bu güne kadar ne dediysek dediğimizi yutmak zorunda kaldık :)))
doğum günününün tek keşkesi senin yürüyor olabilmendi. keşke yürüyebilseydin de arkadaşlarınla koşup oynayabilseydin. böylece kucaktan kucağa gezip bu kadar çok sıkılmazdın…
fotograf çekimlerinde seni güldürebilmek için yapmadığımız şey kalmadı ama sıcak ve dediğim gibi binbir kişinin kucağı seni baya sıktı…
şimdi seni doğum gününün ayrıntılarının fotograflarıyla başbaşa bırakıyorum… baya bir fotograf var…
doğumgünü babası 🙂
doğumgünü annesi 🙂
üflemeyi biliyordun ama elinle söndürmek istemen tabi olaya farklılık kattı 🙂
arkadaşlar, akrabalar, yeğenler…
annanen, babaannen ve deden…
dayılar, teyzeler, kuzenler…
arkadaşın berkay…
annanenle…
kuzen aysunlar..
kuzen melek ablalar…
işyerinden seldalar, özlemler…
babaannenler ve halanlar…
ortamdan…
sen masaları gezerken 🙂
doğumgünü kıyafetini bir doğru düzgün çekememişiz be oğlum 🙂 kucaktan kucağa gezerken şalvarın bildiğin şort olmuş 🙂 üzerindeki badinin çıt çıtları açılmış babanın gömleği gibi şortun(şalvarın) üzerine çıkmış… anlayacağın darma duman olmuşsun :))
günlerdir öyle olacak böyle olacak diye uğraşlarımız sonunda bu ilk doğum günü partin çok güzel geçti canım oğlum. daha nicelerine hep beraber inşallah…
Ne kadar sığ, ne kadar yalnızmış hayatımız. sessiz sedasız ilerliyormuşuz günlerin içinden. yaşadığımızı sanıyormuşuz.
Aslında tam bir yıl olmuş biz doğalı. senin doğumunla hayat bulmuşuz. günler bir anlam kazanmış oğlum. sensiz günlerimizi unutalı, bir yıl olmuş.
Mini minnacık geldin bu dünyaya. doğar doğmaz açtın gözlerini, belliydi meraklı bir bebek olacağın. Hep yanında olmamızı istiyordun. ve başını hep dik tutuyordun.
Kalbim kocaman oldu sayende. sadece seni değil tüm bebekleri sevip koruyabilecek kadar büyük bir yüreğim oldu. ve daha çok ağlamaya başladım anne olduktan sonra. kocaman ve hassas bir yüreğim olalı tam bir yıl oldu.
Bu bir yıl senin gelişimini izlemek bir mucizeydi bizim için. Tercihlerin vardı, sevdiklerin ve sevmediklerin. mesela uyanıkken sırtüstü yatmayı hiç sevmedin. kucağımızda taşıdık seni. kendi kendine uyumayı sevmedin, kollarımızda uyuttuk seni. bizimle, yakınımızda olmak istedin bir an olsun ayrılmadık yanından senin.
Bir süre sonra yan döndün kendi kendine. sonra oturdun. geri geri sürünüyor derken koşarcasına emeklemeye başladın. yürüyüp koştuğun günleri de göreceğiz inşallah oğlum.
Hayata dair içimde hiç bir keşkem kalmadı. yaşanabilecek güzellikte ne varsa çoğunu da babanla yaşadım zaten. şimdi tamamamen seninim oğlum.
Hayatı farkında olarak yaşayabilmen için sana bildiğim herşeyi öğreteceğim. ağaçlara dokunmayı ve köklerinin ne kadar derinde olduğunu, kitapların da senin köklerin olduğunu. bahar aylarında esen meltemi yüzünde hissetmenin ne kadar da güzel bir duygu olduğunu. ve bir manzaraya karşı sıkılmadan oturabilmenin güzelliğini…
İstediğin kadar çamurla oynayabilecek istediğin kadar sokaktaki hayvanları sevebileceksin mesela. hatta buna çoktan başladın bile. çok mutlu oluyorum seni böyle görünce egem.
Öp anneyi dedim bir gün, o ilk öpücük harikaydı. denk geldi herhalde dedik güldük. babayı öpmedin ama dedim babanı da öpünce hayretler içinde kaldık. meğer sen bizim dediklerimizi anlıyormuşsun, ne tatlı. çıkar emziğini annecim dedim çıkardın. topu bana at dedim attın. şimdi daha çok hissediyorum seni. ve bir bilsen içimdeki sevgini…
Zamanla alışıyormuş insan anneliğe. düşe kalka öğreniliyormuş. başta ne yapacağını bilemiyormuş insan ama aslında onunla doğuyormuş. sen bize yol gösterdin oğlum. ve her gün nasıl daha iyi bir anne olurumu öğretiyorsun bana.
Babansa ilk günden beri yanında. en az benim kadar emeği var üzerinde. zaman zaman benden de fazla. biliyor musun hastanede benden önce ilk o değiştirdi altını. seni kollarında ilk o gezdirdi. göğsünde uyuttu. yanında yattı. tam bir yıldır harika bir baba oldu sana egecim.
Daha sen karnımdayken seninle oynayabileceği oyunların hayalini kuruyordu. legolarla oynayabileceğin yaşa geldiğinde çok şanslı bir çocuk olacaksın. hatta 10 yaşında bir motosikletin bile olacak galiba.
Bir yıldır bir çok şeyle mutlu olabilen bir insan olduk sayende. adını söylediğimizde dönüp bakman, bazen gülerken sağ gözünü kısmaların, da da da daaa demelerinle mutluyuz 1 yıldır.
Kime benzeyeceksin diye düşünmedik hiç. babana bu kadar benzeyeceğin aklımın ucundan geçmezdi doğrusu. ama tek bir isteğim vardı oğlum. o da yanağındaki gamzen. Benden sana geçen tek şey…
Şimdiyse tek isteğim senin hayırlı bir evlat olman. Ömrün boyunca sağlıklı ol, mutlu bir insan ol, içinden huzur eksik olmasın, başarılı ve bol şanslı olsun yaşamın oğlum.
1 Senedir anneyim ben. 1 senedir sayende daha güzel bir insanım. tam bir senedir bir oğlum var. ve tam bir senedir hayalini kurduğum bir aileye sahibim.
canım egem, her ay gelişim fotografını çektim aynı koltukta senin.12 aylık gelişimini görelim diye. her ay heyecanla yeni fotografını yerleştirdiğim bu çerçeve tamamlandığında çok tatlı oldu. ortasındaki büyük fotografta 6 aylıktın. kıyamadım o fotografı değiştirmeye. sevimli hayalet casper gibi çıkmışsın 🙂 tatlı oğlum benim…
sen dünyaya geldikten sonra bir süre daha ice abinle evimizi paylaştık.
ice abin öyle internetteki bebeklerin hırpalamalarına sabırlı kediler gibi uysal bir kedi değildi. agresif ve ne yapacağı önceden kestirilemeyen bir pisiydi. kendi halinde takılıyordu evde, ona dokunan olmazsa. bir gün arkadaşımızın oğluna (berkay) pati atmışlığı da vardı.
seni onunla bir odada yalnız bırakamaz olmuştuk. imdadımıza annanen yetişti ve kendi evine aldı onu. başka bir yol düşünemiyordum bile…
sen onun için deli oluyordun. annanene gittiğimizde peşinden oda oda emekliyor bazen de onu sıkıştırıyordun. öyle bir gün de seni baya kötü bir şekilde tırmalamıştı. 🙁 başında ve omzunda baya bir iz vardı. acık da kanamıştı başın.
11 yıldır benimleydi oğlum. sütten kesildiğinde almış, koynumda büyütmüştüm… acı tatlı bir sürü anımız vardı.
geçen gün annanen artık ice abinin evde durmadığını, geceleri balkondan komşuların balkonlarına kaçıp küçük çocuklarına diş gösterdiğini söyleyince babanla aldık evimizin bahçesine getirdik onu. sandım ki bizim bahçede takılacak, sandım ki gezip gezip tekrar bahçeye dönecek. ama öyle olmadı. gitti… ve gelmedi bir daha… 🙁
:,( bize küsüp terkettiğini dünmek beni çok üzüyor. diğer bir ihtimal ise ecelinin gelmiş olabileceği. belki de eceli gelmişti ve ice abin ölüsünü bize göstermek istemedi. 🙁
çok üzgünüm… umarım bize kırılmadı… küsmedi… öldükten sonra başka diyarlar varsa tekrar orada bir araya geliriz belki…
not: 3 gün sonra evimizin yanında motosikletimizi koyduğumuz garajın içinde bulduk kendisini :)) çok sevindim… artık orada takılıyor :)))
geçen sene ramazan bayramında sen 10 günlüktün. kundakta dolaştırdık seni bayramlaşmak için 🙂 bak bu sene 1 yaşında kocaman bir bebek oldun 🙂
bayramın 2.günü senin yaşgünündü. bayrama denk geldiği için kutlamamızı haftaya pazar yapacağız oğlum. aslında bu ertelemeli doğumgünlerini hiç sevmem. hangi gün doğumgünü ise o gün kutlanmalı bence. akraba ve dostlarımızın da olacağı bu ilk doğumgünün bayrama denk gelince toparlanamayız diye erteledik.
üzerindeki şalvar takımı sen daha doğmadan almıştım. kısmet bak bu güneymiş. meğer bilmeden bayramlığını almışım sana 🙂 büyüyorsun be oğluşum. daha nice güzel, mutlu bayramlar geçirmen dileği ile canım oğlum…
bugün, eski dostum nagehan ve güzel ailesi ile birlikte çok güzel bir mekanda buluştuk. nagehanın senden 10 ay büyük oğlu tuna ile tanıştınız. gerçi gün boyu pek birbirinizle ilgilenmeseniz de dostluğunuzun temellerini atmış oldunuz. akşam ayrılırken adeta bir sevgi pıtırı ve sanki tüm gün beraber oyunlar oynamış gibi sarılıştınız :)))
sanırım sizin yaşlarınızda bebekler birbirleri ile pek ilgilenmiyorlar. ama eminim ilerde güzel anılarınız olacak beraber…
tabiat çiftliği çok güzelmiş. tüm gün o kadar çok emekledin ki çimenlerde, oh oh gece kesintisiz uyuyacak dedim kendi kendime 🙂 ama nerdeeee… her gün olduğundan daha çok ve hatta ağlayarak uyandın gece 🙁 acaba yeni diş mi çıkmaya başladı?
senin için cennet gibi bir yer tabiat çiftliği. goldenlar, ördekler, midilliler, atlar, taylar ve çimenler, göletler… nerede bir su birikintisi görsen koşa koşa emekliyorsun suya girmek için. çok hoşuma gidiyor benim gibi suyu sevmen ama tabi bu göletler deniz kadar temiz olmadığından üzülerek seni engellemek zorunda kalıyoruz 🙁 keşke temiz olsa da dilediğin gibi oynayabilsen…
tavşanları da çok sevdin… inşallah ömür boyu hep böyle ol oğlum.
unutmadan tarihe notumuzu düşelim; bugün ilk defa göz kırptığını gördüm. nagehan teyzen seni severken o içtenliği sana yansıdı demek ki, ona gülüp iki gözünü birden kısarak karşılık verdin. kimden nasıl öğrendin yavrum bunu sen yaaa… ne kadar tatlı oluyorsun…
artık 1 yaşında kocaman bir bebeksin 🙂 doğumun dün gibi sanki… kocaman bir yıl geçti aradan. varlığına her gün şükrettim oğlum. çünkü seninle yaşamak o kadar güzel oldu ki…
sana babanla 1. yıl şerefine bir film hazırladık. onu ayrıca ekleyeceğim buraya. bu yazıda senin genel gelişiminle ilgili şeylerden bahsedeceğim.
doktor ablan seni büyümüş ve biraz zayıflamış buldu. ama genel durumun iyi çok şükür.
kilon: 9.620 gr boyun: 74,5 cm baş çevren: 46,7 cm
6 tane dişin var.
aptamil süte ek inek sütü de artık vermeliymişiz sana. bayadır iştahın yoktu zaten. onun için de iştah açıcı bir şurup verdi. bakalım nasıl etkileyecek seni.
artık yasaklı bir yiyeceğin yok. herşeyden verebilirsin dedi. yani anlayacağın artık tatsız tuzsuz yemeklere veda ediyoruz :)) haklısın aslında öyle yememekte ama senin iyiliğin için be oğlum…
artık o kadar hareketlisin ki sabit fotograflarını çekmek neredeyse mümkün değil 🙂 şu haline baksana, bir oradasın bir burada 🙂 bir çok fotografın da flu :))
çok çalışman lazım çooook :)))
eveeet genel gelişmelerine gelince;
* baş baş yapmayı öğrendin, yemek yerken bile o yağlı ellerinle baş baş yapıyorsun 🙂 tabi saçlar yağ içinde kalıyor :)))
*ben görmedim henüz ama babaannenin dediğine göre telefonu alıp kulağına koyup aloo diyormuşsun, harika… 🙂
* bay bay işaretini öğrendin ama elinin tersiyle bay bay yapıyorsun :)) çok tatlısın yavrucum. bir kaç gün sonra düzelttin, artık çok güzel baybay yapıyorsun 🙂
*evdeki düğmeli yerlerin düğmelerine basmaya başladın o minik parmaklarınla. elektrikleri açıp kapamayı çok seviyorsun. bir açıyorsun sonra dönüp lambaya bakıyorsun sonra kapatıp tekrar lambaya bakıp a-ooaaaa diyorsun :)))
*iki gözünü birden kısıp güya göz kırpıyorsun gülümseyerek 🙂 bayılıyorum bu hareketine.
*koltuk altlarından tuttuğumuzda çok da güzel adım atıp uzun uzun yürüyebiliyorsun canın istediğinde. bazen ne kadar hadi oğlum desem de tek bir adım atmıyorsun :)) bakalım canın ne zaman yürümeyi isteyecek :))
*beni, babanı çok güzel taklit ediyorsun. gözlemlemelerin arttı. bazen bizi izlerken buluyorum seni. seslerimizi taklit ediyorsun.
*hala baba diyemiyorsun 🙂 halbuki internetten okuduğuma göre senin için en kolay sözcük baba ama sen daha kundaktayken annneee diye ağlıyordun. ben kabullenmiştim başta anneyi en son söyleyeceksin diye ama öyle olmadı 🙂
bunların haricinde aslında unuttuğum çok şey vardır. buraya yazarken aklıma gelmiyor. neyse hatırlarsam tekrar yazarım.
benim canım evladım, büyüyorsun. bu minnacık ayaklar da büyüyor. hiç birini unutmak istemiyorum. onun için o kadar çok videonu çekiyoruz ki hardisklerimizde yer kalmadı :))
kısa kısa fotograflarla bu ayki olan bitenden bahsedeyim sana.
babanın kuzeninin oğlu ahmetin sünnet yemeği vardı, o gün seni papyonlu küçük bir beyefendi yaptık götürdük 🙂
tabi yine tüm akrabalar oradaydı ve elden ele dolaştın 🙂
benim kuzenim bülent geldi bursaya. beraber bi yemek yedik…
bir gün de trilyeye gittik. baban yine çok güzel videolar çekti ama meğerse objektifin ortasında kocaman bir leke varmış. gitti o güzelim çekimler… olsun daha çoook gideriz di mi benim canım oğlum.
babaannenlerde bir iftar yemeğinde hep birlikteyiz…
salonumuzdaki aile ağacı çerçevesi için babaannen ve dedenle güzel çekimlerini de yapmıştık…
ne tatlısınız siz öyle yaaa… baba oğul atletlilerim benim 🙂
alışveriş merkezinde dolaşırken mola vermiştik, sen bu koltukta beklediğimizden de fazla oyalanmıştın. laf aramızda biz de acık dinlenmiş olduk :))
hazır böyle sert ifadeli bir fotografın varken buraya not düşeyim. doğduğundan beri bir kaç keredir farklı insanlardan senin atatürk gibi bir halin tavrın ve tipin olduğunu söyleyen oldu. umarım gelecekte onun gibi bir İNSAN olursun…
bizim evde herkesin bir kitabi var adlı çalışmam :)) sen bu kitabını çok seviyorsun… dikkat ettim de hayvan sever bir annenin evladının da tüm kitapları hayvanlar üzerine :)) dünyada başka şeyler de var aslında :))
o gün sarıldın bana, uzun bir süre böyle kaldık. nasıl güzel bir duygu bu bilemezsin… tarifi mümkün değil. ancak baba olunca beni anlayacaksın…
artık oyun parklarında çok güzel oynuyorsun. seni böyle izlemek o kadar güzel ki…
baybaaaayyyy :))
evde tüm gün işin gücün bu kablolarla oynamak 🙂 bayılıyorsun…
ben de senin bacaklarına bayılıyorum. ah bir bilsen nasıl öpüp ısırıyorum onları. ahh o ayakların yok mu… yiyorum bitiriyorum seni… :))
işte böyle benim minik yakışıklı oğlum… seni çok ama çok seviyoruz…
babanla birlikte olalı 6 yıl, evli olalı tam 3 yıl oldu. hayatımın en güzel yıllarını babanla geçirdim. iyi ki onunla evlenmişim diyorum şimdi. senin için de benim için de en doğru insan baban oğlum…
neden böyle dediğimi bu videoyu izleyince anlayacaksın zaten…
bu yaz seninle tatil hayalleri kuruyorduk babanla tüm kış boyunca. şöyle yaparız böyle yaparız. gezi rotası çizdik kendimize. ege’den başlayıp akdenize bir kaç nokta belirledi baban. şuralara gideriz, buraları gezeriz.
babanla klasik bir tatil anlayışımız yoktur bizim. bir yere gittik mi yerimizde durmayız. çevrede gezilecek ne kadar güzel yer varsa her gün bir kaç yeri gezeriz. seninle de bu yaz tatili anlayışımızı devam ettirmeyi planladık. sonra birden babanın çadır aşkı kabardı. benimde aklıma yatmadı değil. çünkü kamp yapacağımız yerlerin fotograflarını gösterince çok hoşuma gitti. doğanın içinde muhteşem mekanlar…
yağmurlu bir bursa sabahının köründe yola koyulduk 🙂 6-7 saatlik yolu senin canının sıkılmaması ve arada yarattığın krizleri minimuma indirmek için verdiğimiz molalarla 10 saatte tamamladık. hakikatten gökova çadır kampı muhteşem doğasıyla karşımızda duruyordu. fakat ben göremiyordum. çünkü daha dakka bir gol bir baban çadır kurarken yere serdiğim battaniyenin üzerinde sen ve çevrende karıncalar hadi neyse de benim bacağımdaki tanımlayamadığım bir böceği görünce kararımı verdim. BURADA KALAMAYIZ!!! 🙂
herşey için çok geçti ve biz o gece yukarıda gördüğün babanın büyük bir heyecanla aldığı çadırda kaldık. evet baban ben ve park yatağında sen 🙂
sabah uyanır uyanmaz akyakaya keşfe çıktık ve şanslıymışız ki yukarıda gördüğün otele yerleştik 🙂
bu da odamızın manzarası…
ve işte tatil o zaman başladı bizim için. akyaka muhteşem bir yermiş. gerçekten babanı tebrik etmek isterim ki genelde böyle güzel yerler buluyor bize gezmek için.
her sene mutlaka kaş’a gitmek isteriz. artık buna akyaka da eklendi. sessiz sakin çok şirin bir yermiş. ve senin için de harikaydi çünkü sahilde ‘köpekle sahile girilmez’ yazdığı halde sokak köpeklerinin umrunda değildi bu uyarı. hepsi bakımlı aşılı küpeli bir ton köpek vardı sahilde ve sen kendini cennette hissediyordun anlıyordum güşünden, heyecanından 🙂
bu kurt köpeğini çok sevdik, okşadık, sen tüylerini yoldun, bıyıklarını çektin. kocaman burnunu sıktın sonrasında uyudun. köpecik senin uyuduğun arabanın yanında uyudu ve yanına hiç bir köpeği yaklaştırmadı. yakınımızdaki bir bayan seni sevmek için geldiğinde kurt köpeğinin bizim köpeğimiz olduğunu sanmış. nasıl da korudu egeyi dedi.
sahilde çok güzel vakit geçirdin. suya doğru emekleyerek gittin. tutmasam daha da ilerleyip belkide dalgalara kapılacaktın 🙂 çok tatlısın be oğluşum.
fazla güneşte tutmadık seni. kaymak gibi vücudunu odadan çıkmadan önce kremliyorduk. ve genelde akşamüstü veya sabahları gidiyorduk sahile. zaten akyakada bir kaç gün durduk diğer günler hep gezdik.
azmak nehiri akyakada denizle buluşuyor. yukarda fotografta gördüğün gibi nehirde tekne turları düzenliyorlar. biz karadan teknenin gitmediği yerlere kadar giderek çok güzel bir cafe keşfettik.
mocca cafe… huzurlu ve son derece zevkle restore edilmiş bir cafe.
offf şu ayaklarına bayılıyorum yaaaaaaaaa… 🙂
gittiğimizde uyuyordun, babanla başbaşa iki lafın belini kırdık 😉
bir süre güzel güzel keyfini çıkardın sen de mekanın. sonra…
yavaş yavas sıkılmaya başladın… veee…
salatalık bile seni susturmaya yetmedi. kaçar gibi apar topar ayrıldık mekandan :))) yavrum meğer üstten dişlerin çıkıyormuş. ondan o kadar üzgün ve sıkkınmış canın. bu tatilden 2 dişle döndük eve. dönünce bir tane daha çıktı.
babasının aslanı…
annesinin kuzusuuuu…
bir günümüzü de köyceğizden tekne turuna katılarak geçirdik. çok güzel yerlere gittik tekne ile, çamur banyosu görülmeye değerdi 🙂 teknede yine 1 numara oldun. yabancı turistlerden yerli turistlere bayıldılar sana 🙂
arada uyku zamanın gelince rutinin değişmedi. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi tekne turunda ayağımda oğlumu sallayacağım. manzaraya baksana 🙂 rus hatunlar incecik vücutlarıyla güneşlenirken ben dünyanın en tatlı varlığını uyutmaya çalışıyordum. allahıma bin şükür 🙂
teknenin önüne oturduk seninle… biraz manzarayı seyrettin, çoğunlukla benimle uğraştın arada da rus fıstıklarının gönlünü fethettin. öpmelere doyamadılar seni. az değilsiiiiiiin haaaa 😉
istuzu plajına da götürmüştü tekne bizi. orada da denize girdin. allahım böyle cıbıl ne tatlısın egem ya. öp öp doyamıyorum…
baban ayaklarını kuma gömdü. siyatiğe iyi geliyormuş :)))))
suya alıştırma denemeleri… tombişim benim 🙂
tam toparlanırken babanın kolunda bişey gördüm. dur bakiim ne bu dedim! amanıııın yavrumun el izi çıkmışşşş. kıyamam ben sana yaaaa. şuna bak ya…
bir günümüzde akbük’te geçirdik. muhteşem bir denizi var. bu yıl en güzel 10 koy arasına girmiş bir yer. tüm gün oradaydık…
denize girdik seninle. çıktıktan sonra müslin bezine sarıp seni öylece çadırına oturttum. sonra bir ara bir koku gelmeye başladııııı, aman allahım korktuğum başıma geldi. evet güzelim müslin bezine kaka yapmıştın :)) ya oğlum çok tatlısın…
başka bir gün de akyakadan kalkan bir tekne ile koylara tura gittik. fotografta da görüldüğü üzere yine elden ele masadan masaya dolaşıyorsun. kızlar hastalar sana, bu sefer erkekler bile alıp alıp götürdüler seni sevmeye…
bilmem hangi koyda baban yüzerken ben… deniz mi o da ne umrumda değil sen varken… 🙂
sedir adası molamızda uyanıktın da denize girebildik beraberce… kleopatra plajı bir harikaydı… cıbıl ege kollarımda, ben de harikaydım 🙂
hiç çıkmasak hep orada kalsaydık…
baktıkça ağzımın sularını akıtan bir fotograf daha…
akyaka da bol bol kuçu kuçularla haşır neşir oldun. sevgi manyağı yaptık hepsini. yoksa yoluk yoluk mu desem. yavrular ya o kadar haşin sevmene rağmen hiç bişey demediler yaa..
bir günümüzü de marmaris içmelerde geçirdik. öğlen yemeği zamanı…
hani anneye, bana da verir misin egeeee… hiç kıyamaz annesineeee…
tatlı oğlum, yakışıklı oğlum benim… uykun gelmiş nasıl da belli oluyor. tabi biraz da üzerini değiştirmiş olmamın siniri de var. giyinip soyunmayı hiç sevmiyorsun. seni üzmemek için çoğu zaman bırakıyorum lekeli pasaklı dolaşıyorsun. ne yapalım, senden önemli mi…
yemek beklerkeeennn… veee…
yine diş sinirleri… :)))
:))) canım benim…
eve dönüş günü gelip çattığında direk eve dönmek olmazdı, pamukkale yolumuza yakınken gezmeden geçilemezdi değil mi 🙂
oraları da görmüş olduk babanın sayesinde 🙂 dönüş yolu benim için çok kötüydü. miğde bulantısı başladı daha yola çıkar çıkmaz. pamukkalenin de sadece travertenlerini gezebildim, pamukkale hierapolis antik tiyatroyu gezerken babana eşlik edemedik, üzgünüz… 🙁
ama baban bizim için bir tane de fotograf çekmiş sağolsun. bu arada baban gezdiğimiz her yerden çok güzel çekimler yaptı. onun sitesinden izleyebilirsin çektiklerini. senin bloğuna benim ve onun sitesinin de linklerini ekledik. bakarsın 😀
velhasılı seninle tatil anlatılmaz yaşanır oğlum… baya yorucu olmasına rağmen seni izlemek, seninle olmak, seni denize sokmak, sahilde emeklemeni seyretmek bir harikaydı…
seni çok seviyoruz canımız oğluşumuz egemiz… 🙂
İlcebay ailesinin yeni ferdi Ege İlcebay'ın kişisel bloğu