sen nasıl tatlı bişeysin yaaaaaaa 🙂 valla bi gün tutamicam kendimi KIT diye kıtlicam seni 🙂
geçen günkü hallerimiz de burada kalsın anı olarak 🙂
canımın içi oğlum 🙂
canımın içi,
2.kurban bayramını yaşadın bu sene… daha nicelerine inşallah hep beraber…
gezmelere giderken arabada uyuyakaldın. senin uykun bizim için herşeyden önemli olduğundan sen uyu diye gideceğimiz yeri es geçip dümdüz devam edince dudaklı köyüne gidiverdik bir anda 😀 ne zaman ki arabayı stop ettik uyandın.
hazır gelmişken bari buranın tadını çıkaralım biraz fotograf da çekelim dedik. ne iyi oldu…
sonra aile ziyaretlerine başladık… babanın filiz teyzesinde kuzenlerle bir aradaydık gördüğün gibi. hepiniz bir olup teyzenin evini talan ettiniz :))
güzel bir gündü… siz mutlu oldukça biz de mutlu oluyoruz bitanem… ne güzel akranın bir ton arkadaş ve akraban oldu. inşallah büyüdüğünüzde de samimiyeti ilerletip kardeş gibi olursunuz.
canım oğlum, baban da ben de seni çok seviyoruz. nice güzel mutlu günlerimiz olsun…
🙂
14 ay geride kaldı. bir ayı geçtim, gelişiminde 1 hafta bile fark edebiliyor bazen. seninle diyaloğumuz arttıkça daha da bir bütünleşiyoruz. hele o espri anlayışın yok mu… beni benden alıyor. gülüşüne bayılıyoruz zaten. nasıl güzel bir gülüşün var bebeğim bir bilsen…
bakışların, gülüşün, duruşun o kadar kendine has ki… bazı bebekler var böyle durduk yere neşelenip kendi kendilerine coşuyorlar. sen öyle değilsin. bizimle birlikte olmayı ve bizimle eğlenmeyi çok seviyorsun. bizimle coşup, esprilerimize karşılık veriyorsun.
bu ay bir azı dişin çıktı ve patlamaya yüz tutmuş sağ alt kesicilerin yanında bir dişin daha çıkacak, bekliyoruz. tabi artık iştahının kesilmesinden anlıyorum diş acının olduğunu. yemek yemeyi iyice azaltıp süte dayanıyorsun yavrum benim. kim bilir nasıl acıyor canın. ve geceleri daha sık ağlayarak uyanıyorsun bitanem. yanında olmaya seni rahatlatmaya çalışıyorum. geceleri sanki daha çok beni görmek istiyorsun yanında. bu yüzden sabaha kadar ben geliyorum uyandıkça yanına. ama şu diş acın olduğunda ne yapacağını, nasıl rahatlayacağını bilemiyorsun ve o zaman baban da uyanmak durumunda kalıyor. inan hiç mühim değil bebeğim uykumuz. sen iyi ol, sen kendini huzurlu hisset, iyi ve mutlu hisset yeter bize…
doktor kontrolümüz olmadığı için boyun ve kilonla ilgili bir bilgimiz yok. ama artık babanın da beli ağrıdığına göre kilonda artış var 🙂
hala yürümeye karar vermedin. ayakta düz duruyorsun, sıralıyorsun ama emeklemek daha kolay geliyor sanırım. yine tabi temkinli yapına veriyoruz ve nasıl istersen öyle olsun diyoruz 🙂 aslında yürüsen dışarıda sen de biz de daha rahat edeceğiz, çünkü dışarda dolaşmak istiyorsun ve kucakta bu çok zor oluyor. her yerde de seni emeklemen için yere bırakamıyoruz.
söylediğin kelimelere gelirsek; ihtiyaç duyduğun her an ”anne!” diyorsun 🙂 kahve dedin bi kaç kez, indir dedin kucaktan inmek için. saçımdaki tokaya ” kokaaiii” diyorsun 🙂 emziğine ”memmyyy” diyorsun. yemek yemek istediğinde ağzını şapırdatıp bazen ”mamy” diyorsun bazen de dudaklarını değişik şekle sokarak ”pak pak” gibi bi ses çıkarıyorsun. ne yaptık ne ettiysek baba dedirtemedik sana. ama çok enteresan babana ”daddy” diyorsun. zaten bi ingilizlere benzer yanın var bide daddy, mamy felan deyince gülüyoruz baya :))
bu ay gezmelerimiz yine boldu. evde durmuyoruz ki hiç. senin canın sıkılmasın diye…
botanik park çok güzel oluyor senin için de.
hem güzel fotograflar çekiyoruz hem de sen gönlünce emekliyorsun…
nazım emre güleç arkadaşın ve ailesi geldi geçtiğimiz haftalarda bize.
çok güzel anlaştınız nazım emre ile. ikiniz de koşar adım emekliyorsunuz, evin içinde salondan mutfağa, mutfaktan salona nasıl emeklediniz anlatamam. bide mutfakta elbirliği yapıp abuc cubur kilerini boşaltıp durdunuz 🙂
8 ay önce biz onlara gittiğimizde çekilen fotograf ile bugünkünü birleştirince ne kadar da büyümüşsünüz… babalar ve oğulları 🙂
şu halini de buraya not etmeden edemicem. yumurta delisi oldun bu aralar. tabi yemek için değil böyle oynamak için. birbirine tokuşturuyorsun sonra kırılanın kabuğunu yiyorsun, içini de gördüğün gibi unufak edip atıyorsun 🙂 kendi yumurtan bitince bizimkileri de isteyip aynı şeyi yapıyorsun…
babanın arkadaşı ersel amcanlara gittik bi haftasonu da… yiğit arkadaşın senden bir yaş büyük ama zamanla onunla da anlaştınız…
bu kare de annanenden. ne zaman annanenin evine gitsek mekanın burası. konsolun üzerine çıkıp oraları karıştırmayı çok seviyorsun.
benim canım oğlum, 14 ayın da geride kaldı böylece… büyü ama çok çabuk olmasın olur mu… o minik eller ayaklar hep bende kalsa keşke… herşeyini çok seviyorum senin, her bir yerini…
benim canım oğlum…
seni çok seviyorum.
canımın içi, yavrum egem,
2 gün önce cumartesi günü pek keyfin yoktu. huyun değişmişti sanki. bir tuhaflık var bu bebede dedik babanla. çünkü gerçekten bu sen değildin. bi derdi var ama dedik hadi hayırlısı…
bu akşam iş dönüşü kucağımda seninle oynarken ağzını bir açtın ki sağ alt ilk azı dişin patlamış gördüm:)) hayırlı uğurlu olsun cancağızım oğlum benim. sen zaten bir derdin olmasa öyle yapmazdın. ah oğlum be şu dişler tamamlanana kadar neler çekeceksin daha… allah çektirmesin. ağrısız sızısız inci gibi dişlerin olsun bitanem…
seni çok seviyorum 🙂
kuzum, oğluşum,
dün gece 1,30 gibi uyandığında ateşler içinde yanıyordun… yavrum benim sabahı zor ettik… ılık duşlar, üzerini soyduk felan ama yok inmedi. sabah doktorunu aradık ama kendisi de tatilde olduğundan aldık seni acile gittik. oradan başka bir dr. ablaya yönlendirdiler bizi.
o kan tahlili anını hiç hatırlamak istemiyorum. yavrucum, o minik parmağından 2 tüp kan alana kadar sanki benim tüm vücudumdaki kanı boşalttılar. nasıl ağladın, belli ki canın çok yandı… kıyamam ben sana ya evladım canımın içi…
o kadar halsizdin ki emekleyemiyordun bile 🙁
sen hiç hasta olma olur mu… ben çok üzülüyorum…
canım egem,
13 ay geçti sen doğalı… artık kısaca senin için 1 yaşında diyoruz. canım oğlum 1 yaşında. genel gelişim notların ve bu ay içinde neler yapmışız bir arada olsun istedim. hepsi burada kayıtlı kalsın…
* dün baktım da elindeki minik motosikleti bir kutunun içine koyup çıkarıyorsun, koyup çıkarıyorsun. demek ki içinde dışında olgularını öğrenmeye başladın…
*elbise dolaplarımızın kapaklarını açıp kapatmayı çok seviyorsun. aç deyince açıp kapat deyince kapatıyorsun. aç kapatı da öğrenmişsin 🙂
*elektrik düğmelerini de öğrendin. açınca lambaya bakıyorsun, kapatınca bir daha… bu da neden sonuç ilişkisini anlatıyor bize… 🙂
*ayın sonlarına doğru içinde dışında olayını iyice kavradın. elimde bişey varsa içine koy annecim diyorum içine atıyorsun elindekini. bir iki hafta bile gelişiminde ne kadar önemliymiş.
*geçen ay kontrolünde çok iyi kilo almadığın için sana iştah açıcı şurup vermişti dr. ablan. çok işe yaradı valla. şimdi ağzın durmuyor. yemek haricinde devamlı bir meyve ne bileyim biber olsun, domates olsun ne bulursan ağzında 🙂 kilo aldığının farkına varıyoruz kucağımızdayken sen.
*gözünü kulağını burnunu çok güzel öğrenmişsin ve sorunca gösteriyorsun.
*geceleri uykun açılmadıysa seni sallamamıza gerek kalmıyor. beşiğinde döne döne kendi kendine uyuyorsun. ama uykun açılmışsa salla salla uyumuyorsun 🙂
*denge konusunda o kadar temkinlisin ki kendini riske hiç atmıyorsun. ufak tefek kazalar oluyor tabi ama düşebileceğin kadar koltuk kenarına gitmiyorsun mesela.
*oyun salonundaki top havuzuna artık istediğin zaman girip çıkabiliyorsun.
*oyun salonundaki minik merdivenleri tırmanıp sonra geri dönüp inebilebiliyorsun. tabi emekleyerek 🙂 koltuklarımızın üzerine de çıkıp inebiliyorsun. ama hala yürüme isteği yok. bunu senin çok temkinli yapına bağlıyorum. düşebilecek durumlara girmeden amin adımlarla yürümeyi bekliyorsun bence 🙂
*bu ay iş arkadaşım selda ve hakanın 2.oğlu arda arkadaşının doğum günü partisi vardı.
*seni ardaya karşı birazcık haşin gördümse de genel olarak iyi bakıyordun arkadaşına.
*bir karpuz yiyişin var ki egecim evlere şenlik :)) çok tatlı oluyorsun yaaa…
senin doğumgünün için yaptırdığımız bannerının yanında bir foto çekinmiştik işyerimizde. onu da buraya koyayım da hatıra kalsın 🙂
baban iş çıkışı seni alıp işe getirdi. bu sefer de sen beni ziyarete gelmiş oldun 🙂
havalar ısınınca sende bir isilik sorunu başladı ki sorma gitsin oğlum. sivilceler her yanını sardı. yapacak pek bişey olmadığı için biz de seni denize götürdük.
tam bir su kuşusun. denizi sevmeni o kadar çok istemiştim ki allah dileğimi duydu herhalde. annesinin su kuşusu 🙂
şimdilik böyle gelişmeler oğlum. yazmaya devam ederim 🙂
seni çook ama çok seviyorum bitanem…
bir daha hiç bu kadar küçük olmayacaksın. bazı şeyler unutulmasın diye sana 1.yaş günününde böyle bir şey hediye etmek istedim…
ilk aldığım ve içine girebileceğinden şüpelendiğim badin. o kadar minikti ki içine sığabileceğini ve o kadar küçük olabileceğini hiç tahmin etmiyordum doğrusu 🙂 ve bu badinle çektiğim fotografın… ispatı olsun, o kadar minik olabilir mi bir insan yavrusu 🙂
cinsiyetini öğrendiğimiz gün çekilen ulturason fotografın…
doğumunda hastanede gelen misafirlerimize hatıra olsun diye hamileyken kendi ellerimle yaptığım kalp keçe lavanta magnet armağanın.
hastanede ikimizin de bileklerimize taktıkları bilekliklerimiz…
ilk minik çorapların…
ilk emziğin…
göbek bağın…
sünnet derin…
ve ilk oyuncağın maymun jeri 🙂
son olarak çerçevede yerini boş bıraktım. oraya ilk ayakkabıların gelecek. şu an onları giydiğin için koyamadım tabi 🙂
umarım ilerde benim kadar değer verir ve bu ilk yaşının armağanını saklarsın…
seni çok seviyorum egem…
canım oğlum, bizi çok korkuttun bu gün… artık büyüdüğün ve bacaklarının koltuğa sığmadığı için oto koltuğunu ters çevirdik. artık yola düz bakar olmuştun ve bacakların daha rahat duruyordu. seni daha rahat görüyor, ilgilenmemiz daha kolay oluyordu.
ama insan her şeyi düşünemiyormuş.
gemlikteki motocross yarışlarına gitmiş, geri dönüyorduk. virajlı dağ yolunda ilerlerken yol kenarında duran bir kaç kişi bize KAPIII KAPIII diye bağırdı. anında durduk bir baktık ki arabamızın kapısı ardına kadar açık. kapı kolunu daha önce geride kaldığı için görmemiştin. tabi koltuğunu çevirince dikkatini çekmiş, oynamış ve bilmeden kapıyı açmışsın. fazla değil ama korkulacak kadar bir zaman kapın ardına kadar açık ilerlemişiz oğlum. verilmiş sadakamız varmış. korkudan elim ayağım boşaldı.
tabi ilk iş kapının çocuk kilidini devreye sokmak oldu. ve hemen sosyal medyadan diğer anne arkadaşlarımı uyardım ki bizim gibi düşünemeyen insanlara da ders olsun…
allah korudu yavrum seni…
sana bişey olmasın…
ya o kadar tatlısın ki egem:)
bu sabah uyandığında altını ve üzerini değiştirmek için seni pufun üzerine koydum. uzun zamandır yatarak altını değiştiremiyorum… zor oluyor ama ne yapalım seni ağlatmak istemiyorum canım oğlum benim 🙂
neyse, soydum seni cıbıl cıbıl kaldın. şöyle bir vücuduna bakındın, ardından eğilip aşağılara doğru bakmaya başladın ve yavaşça elin pipine gitti 🙂 tuttun, inceledin.. ama o kadar kibarca yapıyordun ki acıtmamak için sanki :))) sanırım ilk defa fark ettin vücudundaki o çıkıntıyı :)) ya allahım seni çok seviyorum oğlum ya… bu kadar da şeker olunmaz ki :)))