bu akşam osman önder atölyesinin fotograf gösterisi vardı. işten çıktıktan sonra seni de alıp gittik.
sağolsun gruptan bir abi seni takip etmiş. ne güzel fotograflarını çekmiş 🙂
anı olarak kalsın burada da…
1 ay daha geride kaldı ve 1 ay daha büyüdün bizimle. geriye dönüp dönüp eski fotograflarına bakıyorum da oğlum ne kadar küçükmüşsün. şimdiki bir bacağın kadarmışsın yeni doğduğunda 🙂
bu ay doktor kontrolün olmadığı için boyunu ve kilonu bilemiyorum. ama bazen bazı günler baya büyümüş geliyorsun bana. yüzünün ifadesi de değişiyor her geçen gün. bebeklikten çocukluğa doğru gidiyorsun.
üstten gelecek dişlerini bekliyoruz hala. sana baya sıkıntı veriyorlar anlaşılan. çünkü geceleri ağlayarak uyanıyorsun. çıksınlar artık diye gözünün içine bakıyoruz. havaların daha geç karaması nedeniyle uyku saatin biraz daha geçe kalmaya başladı. 21’e doğru uyumaya başladın.
aktivite masası aldık sana. ayakta durarak oynayabilmen için. evet ayakta duruyorsun ama ayakların kayıyor geriye doğru ve sen ayaklarını çekmek yerine göbeğini masaya dayayarak oynamaya devam ediyorsun. adım atmaya niyetin yok yani :)))
babaannen sana ‘alkııış’ yapmayı öğretmiş. mutlu olunca ellerini birbirine çarptırarak alkııış yapıyorsun 🙂 yerim senin o minnak ellerini…
geri geri sürünmelere devam bu ay da. doktorumuzdan izin alarak seni yürütece koyduk ama canım oğlum hiç sevmedin yürüteci 🙂 durdun öle. hatta ağladın alın beni buradan diye. halbuki sana özgürlük veriyoruz, gez dolaş karıştır dolapları işte bebeğim 😀 alemsin valla. çok seviyorum seni bebeğim, her halini…
10. ayın da böylelikle geçip gitti bitanem. 11 ayın inşallah çok daha güzel geçer…
iyi ki varsın bebeğim benim. seninle hayatımız daha da güzel…
seni çok seviyoruz…
pırlantam,
son günlerde neler yapmışız diye tarihe bir not düşelim değil mi…
baya fotografımız varmış biriken. tek tek anlatayım hepsini. yukarıdaki güzel ailemizin fotografını çektiğimiz gün botanik parka kahvaltıya gittiğimiz gün. sen olmadan önce sık sık giderdik. artık seninle daha güzel olacak…
annanene gittiğimiz bir haftasonu, babanla ne güzel tv seyrediyorsunuz siz.
saçlarımla oynamayı seviyorsun… 🙂
kültürparka gitmiştik bir haftasonu.
geri geri sürüne sürüne gidip de nerelere sıkıştırmışsın kendini :)) çıkamıyorsun da ileri doğru gitmeyi bilemediğin için. bağrınınca gördüm seni. o sırada mutfakta sana mama hazırlamakla uğraşıyordum ben de…
baban sana salıncak aldı. babaannen artık seni sık sık sallar bahçede 🙂 havalar da düzeliyor…
gitarla ilk tanışman.. akord yapman uzun sürüyor tabi 😛
pazarcııı amcaaaaa :))
gren cafeye gittiğimiz gün…
botanikte kahvaltı…
ardından annaneye ziyaret… senin için minik salatalıklar alıyor annanen :))
uyanınca kısa bir süre yatağındaki oyuncakları elden geçiriyorsun 🙂 sıkılınca bağrınıyorsun; ben uyandııııım, alın beni burdaaaaan 🙂
bir ikea günü…
yine güzel ailemizin güzel bir selfiesi… bulaşıklarla cebelleşirken beni de dahil ettiniz 🙂
furkan amcanlarla beğendikte kahvaltı arkası kahve keyfi…
anneler gününden kareler…
sana üzerinde adın yazılı fular almıştım, kargomuz gelmiş…
ve botanik kahvaltısından geriye kalan bıcırık ege fotografı 🙂
görüşürüz egem…
canım oğlum,
sayende anneyim artık ben. bilemiyorum nasıl bir anne oldum sana. elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum bebeğim sana. bazen o kadar yorucu oluyor ki annelik, ama sonra senin bir gülüşün tüm yorgunluğumu silip süpürüyor. zaten o gülüşün var ya dünyalara bedel.
bundan sonra ömrümün sonuna kadar senin annen olacağımı bilmek öyle güzel ki bebeğim. seni çok seviyorum…
sen benim dünyam oldun yavrucum. iyi ki seni doğurmuşum. iyi ki sen bizim bebeğimiz oldun. ne kadar güzel ki anneyim artık ben 🙂
seni çok ama çok seviyorum oğlum, egem…
neeeee!!! 9 aylık mı oldummm!!!
evet canımın içi oğlum ege,
9 ay geçti bitti gitti işte… ve zaman çok çabuk geçiyor bebeğim. sen çok hızlı büyüyorsun. bir ay önce çektiğimiz fotograflarından bile o kadar farklısın ki…
günler hep sana özlemle geçiyor pırlantam. ve galiba senin de öyle… işten döndüğümde arabayı evin önüne park ettiğimde sen pencerede beni seyrediyor oluyorsun. babaannen seni pencereye çıkarıyor ben de sana serenat yapıyorum gülüyorsun… geçen gün beni görür görmez ağlamaya başladın. ama nasıl ağlıyorsun, içim gitti seni öyle görünce. bende ağlamak istedim. serenatı es geçip koşa koşa kapıya geldim. elim kolum dolu olduğu halde aldım seni kucağıma bi sarılıştık ve sustun.
sanırım beni çok özledin o gün. ağlamana üzülürken bir yandan da sevindim oğlum kusura bakma ama… tüm gün işte olduğum için sanki beni yeterince sevemicekmişsin gibi duygulara kapılıyorum. evet komik, kim annesini sevmez ki… ama işte tecrübesiz anneyim ben, bilmiyorum ki… işten dönünce seninle çok güzel gülüşüyoruz. seni yatağa bir atıyorum, sonrası bol yoğurmaca, ısırmaca, öpüşmece, gıdıklamaca ve gülmece 🙂
dr serpil yılmaz ablana gittik 9.ay kontrolün için. çok şükür genel durumun iyi. doktor ablanla da hatıra bir fotografın olsun istedim. biz kendisini çok seviyoruz, sen de seviyorsun ki gülücüklerini eksik etmiyorsun. zaten nerede bi fıstık görsen kaçırmıyorsun ya 😉
boyun: 69.3 cm. kilon: 9.130 kg baş çevren: 45,3
genel gelişmelerine bakarsak;
yatağında yana dönmek gibi bir niyetin de yok hiç 🙂 uyandığında emziğini verip seni yan çeviriyorum ve ancak öyle uyuyorsun 🙂
bu ay ilk defa utangaçlık yaptın, bunu daha önce anlattım bloğunda…
seninle avuç içi ile parmak kapmaca oynamaya başladık. baya iyisin bu konuda :))
artık iki minik parmağını kullanarak küçük yemek parçalarını tutup ağzına atabiliyorsun.
kucağımıza gelmek için kollarını açıp beni alın diye sesler çıkarıyorsun. ki ben bu hareketini çok seviyorum. bayıla bayıla seni alıyorum kucağıma. haaa ama başkasına gitmek istediğinde acık kıskanmıyor değilim. (hassas tavuk sendromu anne:) )
bu ay da hala ileri doğru emeklemeye niyetin olmadı 🙂 yüz üstü dönüp geri geri sürünerek ilerliyorsun. bu pozisyonu pek sevdiğin söylenemez. senin bu emeklemeye isteksizliğin asil ruhundan kaynaklanıyor sanırım 😛 yerlerde sürünmeden direk yürürüm diyorsun herhalde :))) paşa babangiller de böyle yapmış bebekken 😛 ama bir yere tutunarak ayakta durmayı seviyorsun.
canım oğlum, 9 ay su gibi akıp geçti. biliyorum ilerde bu günleri çok özleyeceğiz. bir daha bu minik ayaklar hiç bu kadar küçük olmayacak, bu ellerin, bu minik burnun, tazecik tenin, minik bedenini bu kadar küçük halde bulamayacağız. sıkı sımsıkı sarılmak lazım devamlı. doya doya öpmek seni…
seni çok seviyoruz oğlum.
🙂
canım egem,
geçen sene bugün karnımdaydın. bedenimde 2 kalp atıyordu. ve bugünden tam 3 ay sonra hayat bana en güzel hediyesini; seni verdi…
sayende bugün doğumgünü annesiyim 🙂
iş çıkışı babanla biraz başbaşa kalalım dedik. üzülmedin di mi 🙂
başbaşa dediysek, baştan başa seninle dolu orası başka tabi. bişiler yedik, bişiler içtik. ne zamandır başbaşa dışarı çıkmıyor muşuz onu farkettik. öööleee boş boş oturduk, sakin sakin muhabbet ettik… aslında doğum günü kutlamasından çok kafa boşaltma günü oldu bu galiba 🙂
babanla başbaşa 3 saatten sonra koşa koşa sana geldik. babaannenle kapı önünde bizi bekliyordunuz 🙂 ya allahım ne tatlısın sen egem yaaa…
sen benim canımsın oğlum. iyiki doğmuşum ki seni doğurmuşum. böyle söyleyince bazen çok tuhafıma gidiyor. sen benim oğlumsun, seni ben doğurdum. ne kadar değişik bir duygu. anne olmak, senin annen olmak…
37 yıllık hayatımın en güzel hediyesisin sen benim oğlum…
ve tabi baban…
benim canım ailem, sizi çok seviyorum 🙂
havaların güzelleşmeye başladığı günlerin başında hemen yine botanik parka attık kendimizi. uzun uzun ördeklere baktık, bisiklet kullananlara, gelen geçene baktık…
salıncağa bindirdik seni yine. çok hoşuna gidiyor sallanmak. bide salıncağın plastiğini kemiriyorsun her defasında 🙂 pis yerleri ağzına alıyorsun ya içim gitmiyor mu gidiyor tabi, ama alman anneleri gibi davranmaya, her şeyine müdahale etmemeye çalışıyorum 🙂 ama tabi bir restorana gittiğimizde mama sandalyesi istiyoruz ve ben hala onu silmeden, iyice dezenfekte etmeden seni oturtmuyorum ya neyse. bu sayılmaz 😛
hatice ablan ve furkan abilerine gittik geçen gün, yolda yine mışıl mışıl uyudun. henüz 3 aylık olan eymen kardeşinin elini tuttun, çok güzeldi. hemen seni kameraya çektik. onuda ekleriz buraya.
annaneni de aldık kahvaltıya gittik bir hafta sonu. yine etrafındaki fıstıkları kaçırmadın egecim. sen var ya seeen çok fena olacaksın ya bakalım hayırlısı 🙂 nerede abla diyebileceğin yaşta fıstık görsen kendine hasta ediyorsun o gülücüklerinle. göz süzmeler, yan yan gülmeler… :)))
ne güzel selfie yapmışız di mi :)) herkesler yarım 🙂
mekanın arkasında güzel bir park varmış. hava da mis gibi olunca tabi yine salıncak sefası 🙂
e hadi seni yalnız bırakmayayım dedim ben de… 😛
salıncaktan başka şeylere de bin istiyoruz ama şimdilik böyle 🙂
yine bir haftasonu kahvaltı sefası 🙂 yumurta mı seni yedi sen mi yumurta yedin belli değil 🙂
selfiesiz olmaz… senin tam arkanda oturan bir teyze var fotografta. bir süre sonra yanımıza geldi. dayanamadım biraz sevebilir miyim dedi ve o yumuk yumuk kollarını öptü. hakikatten dayanılacak gibi değilsin ege. dişlerim kamaşıyor oğlum, dikkat et kendine. yaz da geliyor şimdi hertarafın da açıkta olacak… ooooh misss :)))
daha önce hiç kilotlu çoraplı ağa görmemiştim oğlum. teşekkürler, sayende görümüş ve de çok beğenmiş olduk 😛 tamam tamam kızma hemen ama ne yapalım çok tatlı oldun böyle. şu bacakların yumukluğuna bakar mısın. sen de kendini ısırmak istemedin mi şimdi 😉
”ege yeleği” diye bir kavram oluştu senden sonra hayatımızda… bu yelek sanırım sırtına yapıştı 🙂 yoksa bu yelekle mi doğurdum seni acaba unuttum açıkçası 😀 tüm kış ege yeleksiz gören olmadı seni. bi ton yün yeleğin var aslında ama ne bileyim yün yeleği sevmiyorum ben galiba. bu daha sportif sanki. her şeyine de uydu, uysada uydu uymasa da :)))
zeynep teyzen geldi yine bu ay içinde. senin ninni annen oldu. güzel bir ninni öğrendim ondan. sana söyleyerek uyuttu yine seni gittiğimiz cafe de :))) ” uykusu gelmiş egeniiiiin, benim güzel bebeeğiiim” bunu söyleye söyleye uyudun yine kucağında. frekanslarınız çok tuttu sizin. onun kucağındayken çok huzurlu oluyorsun ki uyuyabiliyorsun 🙂
bu da uyandıktan sonra sen, gerinirken :))
şerife teyzenin doğumgünüydü geçen ay sonu. beraberce kutladık. sen de bizimle beraber pastanede ne de güzel oturdun öyle koltukta. büyüdün de bizim gibi koltuklarda oturur oldun 🙂
geçen hafta sonu da heykeli gezdik. uzun uzun yürüdük, kahvaltı yaptık mahfelde, alışveriş yaptık bol bol, balibey hanına gittik…
eve dönecekken, tophanede güzel bir mekan gördük araba ile girilebiliyormuş. sarayönü diyorlar buraya. güzel bir şehir manzarası var.
yine selfie komedisi. ben bu işi bir türlü beceremiyorum. ne yapayım baban gibi kollarım uzun değil ki. onun mübarek sanırısn ki selfie çubuğu kolları :)) ama sonunda oldu ve güzel olmuş di mi 😉
dün akşam da babaanneni aldık çıktık dışarı. sen burada acaba ne sipariş versem diye düşünüyorsun :))
bak baban da bazen selfie çekemiyor 😛 burda babaannen eksik…
burda da sen eksik :))
sensiz tam bir gün geçirdik bebeğim. ne kadar zor beldi bana. nasıl özledim seni anlatamam. sen doğmadan baya bir önceden bırakmıştık fotograf gezilerini. sen doğduktan sonra da vakit bulamaz olmuştuk. uzun bir aradan sonra ilk defa bir geziye katıldık. başbaşa bişeyler yaptık. diyeceksin ki elinde devamlı telefon benim fotograflarıma baktınız, benim videolarıma baktınız bunun neresi başbaşa ? haklısın tabi… sensiz seninle dolu bir gündü.
bu karede biri eksik ama…
seni çok seviyoruz be oğlum. görüşürüz…
canımın içi egem,
yüzüstü durmaktan nefret ediyorsun genelde. ama bugün oyun halında oynarken bıraktım seni sonra bir baktım yukarıdaki fotografta gördüğün gibi sehpanın altında buldum 🙂 geri geri sürünerek gitmişsin oralara. yavrum, bitanem benim, her gün yeni yeni şeyler öğreniyorsun. bu gelişimini izlemek o kadar güzel ki…
geçenlerde de yeni bir oyunumuz daha oldu. tülbenti hafiften yüzünü örtecek gibi başına atıyorum, sen de o minik ellerinle tutup çekiyorsun ben de sana ce-eeeeee diyorum çok hoşuna gidiyor, gülüyoruz beraber 😀 ya çok tatlısın ya…
egem, utangaç oğlum benim 🙂
arkadaşlarımız furkan ve haticelere gittik bugün. eymen arkadaşın doğalı 3 ay oldu, ne kadar da büyümüş 🙂 yavrum, kuzum benim yolda uyuyakaldın yine. ne de masum uyuyorsun öyle, canım benim.
sen kucağımdaydın, ortama alışmaya çalıştın bir süre. hatice teyzen yanımda sana güzel sözler söylemeye başladı. sen ne kadar büyümüşsüüüün, ne kadar tatlı olmuşsuuuun, koca adam olmuşsuuun, ne tatlısıııın… birden bir baktım gülümseyip yüzünü göğsüme kapattın. sonra yine bakıyorsun, yine o seni sevince gülüp göğsüme kapanıyorsun… :)) allahım o kadar tatlısın ki oğlum… o haline bayıldım, bayıldıııım 😀
biri 8 ağustos 2014 diğeri 5 nisan 2015
ne kadar da büyümüşsün tatlı oğlum benim 🙂
seni çok ama çooook seviyorum…