babanla birlikte olalı 6 yıl, evli olalı tam 3 yıl oldu. hayatımın en güzel yıllarını babanla geçirdim. iyi ki onunla evlenmişim diyorum şimdi. senin için de benim için de en doğru insan baban oğlum…
neden böyle dediğimi bu videoyu izleyince anlayacaksın zaten…
11 aylık kocaman bir bebesin sen artık 🙂 gerçekten de kocaman oldun ya gözümüzün önünde. el kadardın daha düne kadar. nasıl büyüyecek derken büyüdün de emeklemeye bile başladın.
bu ay ilk tatilimiz için izin aldık babanla tam 13 tüm gün beraberdik seninle. öyle alıştık ki sana. evet itiraf ediyorum bu tatilde çok yorulduk ama senin o güler yüzün var ya oğlum paha biçilemez ve tüm yorgunluğumu unutturuyordun. tüm gün birlikte olduğumuz için seni daha iyi gözlemleyebilme imkanımız oldu. mesela yeni yeni keşfettik ki belkide daha önce de yapıyordun ama farkında değildik, bazen sağ gözünü kısarak gülümsüyorsun ve bu sana o kadar yakışıyor ki…
ilk tatilini ege de yaptın. ayrıntıları için ayrı bir yazı yazacağım ama buraya not düşelim; bu tatilde 2 dişin birden çıktı 🙂 üst sol kesici ile sağ köpek dişin çıktı. sağ kesici dişinin ucu görünüyordu o da tatil dönüşü patladı çıktı 🙂 sol köpek dişinin de ucu görünüyor, bugün yarın o da patlar artık.
şimdi kısa kısa bu ayki gelişmelerini not düşmek istiyorum buraya.
*ileri doğru emeklemeye başladın.
*küçük arabanın üzerinde ayaklarınla ittirerek baya dolaşıyorsun evin içinde.
*ilk kez spagetti yedin ve ben hayretler içinde kaldım. nasıl ve nereden biliyorsun onu öyle ucundan ağzına alıp dudaklarınla içeri çekmeyi 🙂
*işaret parmağınla istediğin veya ilgini çeken şeyi gösteriyorsun. bu hareketinle oyunda oynuyoruz seninle. ikimiz de işaret parmaklarımızı uzatıp birbirine değdiriyoruz ve zzzzzzzzzzzzzzttt diye ses çıkarıyorum ben sen de gülüyorsun :)))
*ice kedisine bayılıyorsun. annanene gittiğimizde ice’ın peşine düşüyorsun. onun uğruna peşinden gidecem diye ayaktayken ve ben kollarından tutarken iki üç adım attın seve seve 🙂 çok enteresandır ice seni görünce kaçıp gidiyor.
*artık beni takip edip neredeysem emekleyerek oraya gelebiliyor, bir yerlere tutunarak ayağa kalkabiliyorsun. çok tatlı oluyorsun canım oğlum…
*ay sonuna doğru rahat rahat emeklemeye başladın. hatta hızlı hızlı koşar gibi sevinçle emekliyorsun.
*boyunu ve kilonu bilemiyoruz ama oto koltuğundan anlıyorum senin biraz daha uzadığını, çünkü ayakların sığmaz oldu iyice koltuğa 🙂
*saçlarımı çok seviyorsun. duştan sonra tarayışımı izlemeyi, onlara dokunmayı seviyorsun. kuruduktan sonra ise yolmayı seviyorsun malesef ki :(yolduktan sonra elinde kalanlarla baya oyalanıyorsun 🙂
*kablo hastası oldun bu aralar. evdeki tüm kabloları çekiştirip almaya çalışıyorsun. babanın tüm elektronik eşyaları sana çok cazip geliyor.canımın içi yavrum egem, yaşına girmeye 1 ay kaldı. her geçen gün büyüdüğünü ve serpildiğini geliştiğini görmek çok güzel ve gurur verici.
fotograf çekimleri artık çok zorlaşmaya başladı 🙂 yerinde durmuyorsun. canın istemeyince ne tatlı ağlıyorsun öyle :)))
bu ay neler yaptık çok kısa şekilde not düşmek istedim. eskikaraağaç köyüne gittik bir kaç leylek görürüz diye. şehirde bile daha çok leylek var diyebilirim. 1 tane bile göremeden geri döndük 🙂
sana bu ay (aslında kendimize:) ergobaby kanguru aldık. senin için de bizim için de seni taşımak daha sağlıklı ve güvenli oldu.
babana çok yakıştı ama yaaa… bu fotografınızı çok seviyorum. babanın yanında ne kadar da minicik kalmışsın öyle benim tatlı oğlum 🙂
yine beğendik kahvaltı klasiğimiz… tipine baksana yaaa 🙂 ısırırım seni 😀
bir sabah ben uyurken siz salonda selfi çekiyormuşsunuz :))) çok tatlı çıkmışsınız canlarım benim 🙂
bir günümüzü de annanenle misi köyünde geçirdik. baban güzel güzel videolar çekmişti o gün… tarihte babanın arşivine bakarsan izleyebilirsin 🙂
bugüne kadar hep geri geri sürünüyordun. bu akşam ilk defa ileri doğru sallana sallana emekledin 🙂 baban bu akşam senin yatağının kademesini aşağı indiriyordu. bağlantı vidalarını yere attı. sen onları görünce inanılmaz bir gayretle onlara doğru emeklemeye başladın 🙂 artık ne kadar çok ilgini çekmişse o vidalar 🙂
o an gözlerime inanamadım ve mutluluktan video veya foto çekemedim ama bir kaç dakika sonra baban tüm kış kapalı kalan bir odayı keşfedişini çekmiş. orada da emeklemeye devam etmişsin. işte o görüntüler…
1 ay daha geride kaldı ve 1 ay daha büyüdün bizimle. geriye dönüp dönüp eski fotograflarına bakıyorum da oğlum ne kadar küçükmüşsün. şimdiki bir bacağın kadarmışsın yeni doğduğunda 🙂
bu ay doktor kontrolün olmadığı için boyunu ve kilonu bilemiyorum. ama bazen bazı günler baya büyümüş geliyorsun bana. yüzünün ifadesi de değişiyor her geçen gün. bebeklikten çocukluğa doğru gidiyorsun.
üstten gelecek dişlerini bekliyoruz hala. sana baya sıkıntı veriyorlar anlaşılan. çünkü geceleri ağlayarak uyanıyorsun. çıksınlar artık diye gözünün içine bakıyoruz. havaların daha geç karaması nedeniyle uyku saatin biraz daha geçe kalmaya başladı. 21’e doğru uyumaya başladın.
aktivite masası aldık sana. ayakta durarak oynayabilmen için. evet ayakta duruyorsun ama ayakların kayıyor geriye doğru ve sen ayaklarını çekmek yerine göbeğini masaya dayayarak oynamaya devam ediyorsun. adım atmaya niyetin yok yani :)))
babaannen sana ‘alkııış’ yapmayı öğretmiş. mutlu olunca ellerini birbirine çarptırarak alkııış yapıyorsun 🙂 yerim senin o minnak ellerini…
geri geri sürünmelere devam bu ay da. doktorumuzdan izin alarak seni yürütece koyduk ama canım oğlum hiç sevmedin yürüteci 🙂 durdun öle. hatta ağladın alın beni buradan diye. halbuki sana özgürlük veriyoruz, gez dolaş karıştır dolapları işte bebeğim 😀 alemsin valla. çok seviyorum seni bebeğim, her halini…
10. ayın da böylelikle geçip gitti bitanem. 11 ayın inşallah çok daha güzel geçer…
iyi ki varsın bebeğim benim. seninle hayatımız daha da güzel…
son günlerde neler yapmışız diye tarihe bir not düşelim değil mi…
baya fotografımız varmış biriken. tek tek anlatayım hepsini. yukarıdaki güzel ailemizin fotografını çektiğimiz gün botanik parka kahvaltıya gittiğimiz gün. sen olmadan önce sık sık giderdik. artık seninle daha güzel olacak…annanene gittiğimiz bir haftasonu, babanla ne güzel tv seyrediyorsunuz siz. saçlarımla oynamayı seviyorsun… 🙂kültürparka gitmiştik bir haftasonu. geri geri sürüne sürüne gidip de nerelere sıkıştırmışsın kendini :)) çıkamıyorsun da ileri doğru gitmeyi bilemediğin için. bağrınınca gördüm seni. o sırada mutfakta sana mama hazırlamakla uğraşıyordum ben de…baban sana salıncak aldı. babaannen artık seni sık sık sallar bahçede 🙂 havalar da düzeliyor…gitarla ilk tanışman.. akord yapman uzun sürüyor tabi 😛pazarcııı amcaaaaa :))gren cafeye gittiğimiz gün…botanikte kahvaltı…ardından annaneye ziyaret… senin için minik salatalıklar alıyor annanen :))uyanınca kısa bir süre yatağındaki oyuncakları elden geçiriyorsun 🙂 sıkılınca bağrınıyorsun; ben uyandııııım, alın beni burdaaaaan 🙂bir ikea günü…yine güzel ailemizin güzel bir selfiesi… bulaşıklarla cebelleşirken beni de dahil ettiniz 🙂furkan amcanlarla beğendikte kahvaltı arkası kahve keyfi…anneler gününden kareler…sana üzerinde adın yazılı fular almıştım, kargomuz gelmiş…ve botanik kahvaltısından geriye kalan bıcırık ege fotografı 🙂
sayende anneyim artık ben. bilemiyorum nasıl bir anne oldum sana. elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum bebeğim sana. bazen o kadar yorucu oluyor ki annelik, ama sonra senin bir gülüşün tüm yorgunluğumu silip süpürüyor. zaten o gülüşün var ya dünyalara bedel.
bundan sonra ömrümün sonuna kadar senin annen olacağımı bilmek öyle güzel ki bebeğim. seni çok seviyorum…
sen benim dünyam oldun yavrucum. iyi ki seni doğurmuşum. iyi ki sen bizim bebeğimiz oldun. ne kadar güzel ki anneyim artık ben 🙂
tam da bir sene evvel yine ikea’daymışız 🙂 kimbilir senin için o gün neler aldık ikeadan. belkide uyuduğun yatağı almışızdır… ya da oyuncak ayını veya şifoniyerini… kimbilir…
9 ay geçti bitti gitti işte… ve zaman çok çabuk geçiyor bebeğim. sen çok hızlı büyüyorsun. bir ay önce çektiğimiz fotograflarından bile o kadar farklısın ki…
günler hep sana özlemle geçiyor pırlantam. ve galiba senin de öyle… işten döndüğümde arabayı evin önüne park ettiğimde sen pencerede beni seyrediyor oluyorsun. babaannen seni pencereye çıkarıyor ben de sana serenat yapıyorum gülüyorsun… geçen gün beni görür görmez ağlamaya başladın. ama nasıl ağlıyorsun, içim gitti seni öyle görünce. bende ağlamak istedim. serenatı es geçip koşa koşa kapıya geldim. elim kolum dolu olduğu halde aldım seni kucağıma bi sarılıştık ve sustun.
sanırım beni çok özledin o gün. ağlamana üzülürken bir yandan da sevindim oğlum kusura bakma ama… tüm gün işte olduğum için sanki beni yeterince sevemicekmişsin gibi duygulara kapılıyorum. evet komik, kim annesini sevmez ki… ama işte tecrübesiz anneyim ben, bilmiyorum ki… işten dönünce seninle çok güzel gülüşüyoruz. seni yatağa bir atıyorum, sonrası bol yoğurmaca, ısırmaca, öpüşmece, gıdıklamaca ve gülmece 🙂
dr serpil yılmaz ablana gittik 9.ay kontrolün için. çok şükür genel durumun iyi. doktor ablanla da hatıra bir fotografın olsun istedim. biz kendisini çok seviyoruz, sen de seviyorsun ki gülücüklerini eksik etmiyorsun. zaten nerede bi fıstık görsen kaçırmıyorsun ya 😉
boyun: 69.3 cm. kilon: 9.130 kg baş çevren: 45,3
genel gelişmelerine bakarsak;
yatağında yana dönmek gibi bir niyetin de yok hiç 🙂 uyandığında emziğini verip seni yan çeviriyorum ve ancak öyle uyuyorsun 🙂
bu ay ilk defa utangaçlık yaptın, bunu daha önce anlattım bloğunda…
seninle avuç içi ile parmak kapmaca oynamaya başladık. baya iyisin bu konuda :))
artık iki minik parmağını kullanarak küçük yemek parçalarını tutup ağzına atabiliyorsun.
kucağımıza gelmek için kollarını açıp beni alın diye sesler çıkarıyorsun. ki ben bu hareketini çok seviyorum. bayıla bayıla seni alıyorum kucağıma. haaa ama başkasına gitmek istediğinde acık kıskanmıyor değilim. (hassas tavuk sendromu anne:) )
bu ay da hala ileri doğru emeklemeye niyetin olmadı 🙂 yüz üstü dönüp geri geri sürünerek ilerliyorsun. bu pozisyonu pek sevdiğin söylenemez. senin bu emeklemeye isteksizliğin asil ruhundan kaynaklanıyor sanırım 😛 yerlerde sürünmeden direk yürürüm diyorsun herhalde :))) paşa babangiller de böyle yapmış bebekken 😛 ama bir yere tutunarak ayakta durmayı seviyorsun.
canım oğlum, 9 ay su gibi akıp geçti. biliyorum ilerde bu günleri çok özleyeceğiz. bir daha bu minik ayaklar hiç bu kadar küçük olmayacak, bu ellerin, bu minik burnun, tazecik tenin, minik bedenini bu kadar küçük halde bulamayacağız. sıkı sımsıkı sarılmak lazım devamlı. doya doya öpmek seni…
seni çok seviyoruz oğlum.
🙂
İlcebay ailesinin yeni ferdi Ege İlcebay'ın kişisel bloğu