canımın içi, prensim benim,
havaların güzelleşmeye başladığı günlerin başında hemen yine botanik parka attık kendimizi. uzun uzun ördeklere baktık, bisiklet kullananlara, gelen geçene baktık…
salıncağa bindirdik seni yine. çok hoşuna gidiyor sallanmak. bide salıncağın plastiğini kemiriyorsun her defasında 🙂 pis yerleri ağzına alıyorsun ya içim gitmiyor mu gidiyor tabi, ama alman anneleri gibi davranmaya, her şeyine müdahale etmemeye çalışıyorum 🙂 ama tabi bir restorana gittiğimizde mama sandalyesi istiyoruz ve ben hala onu silmeden, iyice dezenfekte etmeden seni oturtmuyorum ya neyse. bu sayılmaz 😛
hatice ablan ve furkan abilerine gittik geçen gün, yolda yine mışıl mışıl uyudun. henüz 3 aylık olan eymen kardeşinin elini tuttun, çok güzeldi. hemen seni kameraya çektik. onuda ekleriz buraya.
annaneni de aldık kahvaltıya gittik bir hafta sonu. yine etrafındaki fıstıkları kaçırmadın egecim. sen var ya seeen çok fena olacaksın ya bakalım hayırlısı 🙂 nerede abla diyebileceğin yaşta fıstık görsen kendine hasta ediyorsun o gülücüklerinle. göz süzmeler, yan yan gülmeler… :)))
ne güzel selfie yapmışız di mi :)) herkesler yarım 🙂
mekanın arkasında güzel bir park varmış. hava da mis gibi olunca tabi yine salıncak sefası 🙂
e hadi seni yalnız bırakmayayım dedim ben de… 😛
salıncaktan başka şeylere de bin istiyoruz ama şimdilik böyle 🙂
yine bir haftasonu kahvaltı sefası 🙂 yumurta mı seni yedi sen mi yumurta yedin belli değil 🙂
selfiesiz olmaz… senin tam arkanda oturan bir teyze var fotografta. bir süre sonra yanımıza geldi. dayanamadım biraz sevebilir miyim dedi ve o yumuk yumuk kollarını öptü. hakikatten dayanılacak gibi değilsin ege. dişlerim kamaşıyor oğlum, dikkat et kendine. yaz da geliyor şimdi hertarafın da açıkta olacak… ooooh misss :)))
daha önce hiç kilotlu çoraplı ağa görmemiştim oğlum. teşekkürler, sayende görümüş ve de çok beğenmiş olduk 😛 tamam tamam kızma hemen ama ne yapalım çok tatlı oldun böyle. şu bacakların yumukluğuna bakar mısın. sen de kendini ısırmak istemedin mi şimdi 😉
”ege yeleği” diye bir kavram oluştu senden sonra hayatımızda… bu yelek sanırım sırtına yapıştı 🙂 yoksa bu yelekle mi doğurdum seni acaba unuttum açıkçası 😀 tüm kış ege yeleksiz gören olmadı seni. bi ton yün yeleğin var aslında ama ne bileyim yün yeleği sevmiyorum ben galiba. bu daha sportif sanki. her şeyine de uydu, uysada uydu uymasa da :)))
zeynep teyzen geldi yine bu ay içinde. senin ninni annen oldu. güzel bir ninni öğrendim ondan. sana söyleyerek uyuttu yine seni gittiğimiz cafe de :))) ” uykusu gelmiş egeniiiiin, benim güzel bebeeğiiim” bunu söyleye söyleye uyudun yine kucağında. frekanslarınız çok tuttu sizin. onun kucağındayken çok huzurlu oluyorsun ki uyuyabiliyorsun 🙂
bu da uyandıktan sonra sen, gerinirken :))
şerife teyzenin doğumgünüydü geçen ay sonu. beraberce kutladık. sen de bizimle beraber pastanede ne de güzel oturdun öyle koltukta. büyüdün de bizim gibi koltuklarda oturur oldun 🙂
geçen hafta sonu da heykeli gezdik. uzun uzun yürüdük, kahvaltı yaptık mahfelde, alışveriş yaptık bol bol, balibey hanına gittik…
eve dönecekken, tophanede güzel bir mekan gördük araba ile girilebiliyormuş. sarayönü diyorlar buraya. güzel bir şehir manzarası var.
yine selfie komedisi. ben bu işi bir türlü beceremiyorum. ne yapayım baban gibi kollarım uzun değil ki. onun mübarek sanırısn ki selfie çubuğu kolları :)) ama sonunda oldu ve güzel olmuş di mi 😉
dün akşam da babaanneni aldık çıktık dışarı. sen burada acaba ne sipariş versem diye düşünüyorsun :))
bak baban da bazen selfie çekemiyor 😛 burda babaannen eksik…
burda da sen eksik :))
sensiz tam bir gün geçirdik bebeğim. ne kadar zor beldi bana. nasıl özledim seni anlatamam. sen doğmadan baya bir önceden bırakmıştık fotograf gezilerini. sen doğduktan sonra da vakit bulamaz olmuştuk. uzun bir aradan sonra ilk defa bir geziye katıldık. başbaşa bişeyler yaptık. diyeceksin ki elinde devamlı telefon benim fotograflarıma baktınız, benim videolarıma baktınız bunun neresi başbaşa ? haklısın tabi… sensiz seninle dolu bir gündü.
bu karede biri eksik ama…
seni çok seviyoruz be oğlum. görüşürüz…