egem ilk traşını bugün oldun. nasıl olacak, o koltukta seni nasıl tutacağız derken kuzu kuzu oturdun koltukta.
kuaföre giderken yanımda süpriz yumurta götürdüm. sanki kuaför amca sana almış gibi yaptım ve verdim. çok mutlu oldun benim saf yürekli tatlı oğlum. arada seni böyle kandırıyorum, lütfen bana darılma olur mu 🙂
sonucun bu kadar güzel olabileceğini tahmin edemiyordum egem. çok yakıştı yeni saçların sana. bayıldım, bayıldılar, bayıldık :)))
bu sene muhteşem bir tatil yaptık beraber. bunda esin teyzenlerin de bizimle olmasının da payı vardı tabi. çünkü derin ablan ve ada ile çok eğlendin.
böylesine güzel bir doğa içerisinde ve sadece bize ait bir koyda, datçadaydık bu yaz. adını da yazayım belki yıllar sonra gitmek istersin. perili bay resort otel, kesinlikle tavsiye ediyorum 🙂
datçaya gitmeden önce yolumuzun üzerinde olan efes antik kentine uğradık.
antk kentin girişinde hayran olduğun makinayı görünce dayanamadın indin arabandan ve yanına gidip hayran hayran inceledin. bide güzel poz verdin ki önünde 😀
yazın seni oyalamak kolay oluyor. bu dondurma ile neredeyse tüm efesi rahat rahat gezdik :))
dondurmadan sonra saldık seni antik kalıntıların arasına. gönlünce gezdin ve çok sevdiğin kumlarla oynadın baya.
sonrasında otelde arkadaşlarımızla buluştuk. deniz bir harikaydı.
bayıldın bayıldın denizde yüzmeye. bir güzel de atıyorsun ki kendini sığ suya… sanırım artık hazırsın yüzmeye. bu kış bir yüzme kursu bulayım sana 🙂
sabah uyandığında babanla şöyle bir sahil keyfi yapıp geliyordunuz beni uyandırmaya 🙂
sabah kahvalti ile başlıyordu birlikteliğimiz. mahmur mahmur bir iki lokma yedikten sonra doğru denize koşuyordunuz…
sonra öğlen yemeği 🙂 ada kendi mamasını yediği gibi bir de senin tabağındakileri de yiyordu 🙂 çok tatlıydınız…
arada kitap okumaya fırsat bulurum diye kitabımı getirmiştim ama yanılmışım 🙂 bu fotoyu da mahsuscuktan çektim 🙂
en sevdiğin oyun ise babanın iskeleden atlamasıydı. sevinçten zıplıyordun 🙂
denizin içinde çeşit çeşit balık vardı. büyüklü küçüklü bir ton balık. babanla onları seyrettiniz hep. yemekte yanımıza ekmek alıp balıklara atıyordun. bitelere mamiiiiiii = balıklara mama :)))
bu pozları yakalamak için baya bi uğraştım. benim yakışıklı oğlum…
öğleden sonra biraz uyuyordun odada. ben de seni bekliyordum canımın içi.
bir günümüzü de datçayı gezerek geçirdik.
knidos antik kentine gittik.
derin ablanla taşların üzerinde aralarında gezip durdunuz. baban da çekim yaptı.
günler çok güzel geçti tatilde. öyle ki bir gün daha uzatıp tatilimizi esin teyzenlerle birlikte otelden çıkmak istedik.
ada arkadaşın ile seni çok benzettiler. hatta ikiz sandılar önce. sonra abi kardeş herhalde dediler :))
nasıl güzeldi bu sene ki tatilimiz. iyi ki hep beraber olmuşuz. o kadar rahat ettik ki. sen mutlu olunca biz de çok mutluyduk. yedik içtik denize girdik muhabbet ettik. sen hiç olmadığın kadar halinden memnundun. keşke böyle bir yerde evimiz olsaydı da sen hep böyle büyüseydin. çok sevdiğin deniz ve kum içinde…
otelden ayrılmadan önce hep beraber bir hatıramız olsun istedik. inşallah tekrar birlikte tatil yapmak ümidi ile evlerimize döndük.
dönüş yolunda geçen sene tatil yaptığımız akyaka da azmak nehrinin kıyısında çok beğendiğimiz bir cafe vardı. oraya uğrayıp bir kahve molası verdik. nehir cafenin de içinden aktığı için sen orayı da çok sevdin 🙂
oğlum, sen büyüdükçe seninle paylaştığımız her şey çok keyif verici oluyor. umuyorum ki bu keyif ömür boyu her anımızda da olur. seni ve seninle yaptığımız her şeyi çok seviyoruz.
datçadan topladığım çakıl taşları ile de bu çerçeveyi yaptım. hatıra…
25. ay da geldi geçti. bu ay çok yoğun geçtiği için biraz geç yazıyorum bu yazıyı. gelişim ayrıntıların tabi doğal olarak birbirine karıştı. her ay bir kaç yeni şey fark ediyoruz sende ama bu ay hangisi ne zamandı unuttum açıkçası 🙁
şunu söyleyebilirim ki bu ay fark ettik ki yüzmeye hazırsın. tatilde bunu çok net olarak gördüm. geleceğin yüzücüsü yetişiyor galiba. seneye yaza doğru seni kursa yollamayı, tatile hazırlamayı planlıyoruz bakalım 🙂
bir daha bu kadar geç yazmamaya söz veriyorum egem. çünkü yazmayınca ayrıntıları unutuyormuş insan. şu an bir ton şeyi unutmuşum. bir tek wc alışkanlığı edinmene yardımcı olmaya başladık bu ay. bunu da buraya kayıt olarak yazayım. inşallah bu işin de üstesinden çok sürmeden gelirsin oğlum.
doğum günün kutlu olsun yavrum. her geçen gün büyüyen sevgin içimizdeyken, hayattan daha da keyif almaya başladık egem. sen gerçekten de bizim hayatımızın bir anlamı ve babanla evliliğimizi daha da güzelleştiren inci tanemizsin.
gün geçtikçe gelişimini izlemek o kadar güzel ki… ve başardığın her olayda seninle gurur duyuyoruz.
sen annesinin küçük kuzusu, ipek saçlısı tatlı oğluşusun…
bu sene doğum gününü bahçede kutladık. küçük bahçemizi senin için daha da güzelleştirdik. bu yılki pastanı ben yaptım. günler öncesinden mum söndürmeye hazırdın zaten. anneeeee mum!! pff pff diye bide üfleme taklidi yapıyordun. ben de sana o gün neler yapacağımızı anlatıyordum. yani pastanın başına geldiğinde ne yapman gerektiğini biliyordun bu sene 🙂
güzel bir gündü. ailemiz ve arkadaşlarımızla beraber daha güzel oldu.
biraz da gelişiminden bahsedersek; yavaş yavaş dilin çözülmeye başlıyor. bir çok şeyi düzgün söylemene rağmen hala bazı kelimeleri telaffuz edemeyişine bayılıyoruz. o kelimelerden bazıları;
titita : telefon
bilila:makarna
mınına: yumurta
dep dep: zıp zıp
piti piti: pisi pisi
tılcık: kılçık
çokaka: çikolata
artık iki kelimeyi yan yana da kullanıyorsun. anne baaaak diyorsun. anne boooommm diyorsun havai fişek patlamış onu anlatıyorsun. en çok da annnneee geeel diyorsun :))
bu aralar bizim haricimizde yeni birilerini gördüğün zaman bi kaşlarını çatıyor ve bize sarılıyorsun. sinirli sinirli bakıyorsun insanlara. o halin bile cool be oğlum 😀 ama en çok melike ablan ile gülüyorsun. bize vermediğin güzel pozları melike ablana veriyorsun. işte bir kaç tanesi :
görüyor musun aradaki farkı. bizim çektiğimiz hiç bir fotografın böyle değil. sen var ya seeeen :)))
2 yaş aşın için doktor ablana ziyarete gittiğimizde genel muayeneni de yaptı. boyun 86.3 cm olmuş. son dönemde sık sık hastalanıp yemek yemeyi kestiğin için kilon düşmüş 11,7 kg olmuşsun. son zıların da çıkmaya başladı. senin gibi sakin bir çocuk azıların etkisi ile bir canavara dönüşüyor. yavrum kim bilir ne kadar acıyor dişlerin çıkarken…
gün geçtikçe tatlışan canım oğlum. 2.yaşın kutlu olsun. seni çok ama çok seviyorum.
son günlerde ateşin bir çıkıyor bir iniyordu. bayadır da ishaldin. bir süre bekledikten sonra dayanamadık ve bu gece seni acile götürdük. karnının ağrısından kıvranıp ağlıyordun 🙁
yavrum benim, bakamadım ama kimbilir nasıl acıdı o minik eline o iğneyi sokarken hemşire. yalnız kendime şaştım bu senin hastalık süresince. çünkü ben en ufak bir iğne vs olayında bayılan biriyken, hasta sen olunca dimdik durdum. seni teselli ettim. sarıldım, bağrıma bastım seni.
allahtan pepe varmış. serumun bitene kadar seni pepe ile oyaladık da kolunu hareket ettirmedin. allah bir daha acil yüzü göstermesin. bu ilk ve son serumun olsun inşallah oğlum…
sonrasında serum biraz iyi geldi. bu ara diş de çıkardığın için tüm bu olanların diş nedeni ile mi enfeksiyon mu olduğunu anlayamadık bir türlü.
canım zuzum zeynebime gittik bu hafta sonu. ne zamandır ayvalık cunda gezmek istiyor, zeynebin evinde olmasını kolluyorduk. zuzu ablan seni çok seviyor. sen daha minnak bir bebekken buluşmak için gittiğimiz bir cafe de kucağında uyumuştun 🙂
sağolsun zuzum bizi çok güzel ağırladı. ayvalık cunda baya güzel gezdik. e olsun o kadar di mi tur rehberi bir zuzumuz var 😉
cunda da denize de girdik. ay ne tatlı yüzüyorsun bebişim yaaa…
uuppss! firikikimiz var ama yiğidin malı meydandadır:D
şeytan sofrasına da gittik. orda güzeş batsın, yok şurayıda bi görelim derken iki gece geç yattın ama halinden pek memnundun minnoşum benim.
zuzu ablan senin deyiminle luluuuuuu seni ham yapmaya çalıştı 2 gün boyunca ama senin sert duruşundan çekiniyordu. sonunda son gün dayanamadı ve ‘eeee göz hakkı denen bişey var, bağırırsan bağır’ dedi ve bi güzel ham yaptı seni.
şimdi soruyorum sana lulu seni ne yaptı diyorum; hammmmm diyorsun :))) senin de hoşuna gitmiş belli 😉
artık klasik yaz ayak fotolarımda seninkiler de oluyor. ne güzel… 🙂
bu arada buraya bir not da düşmek istiyorum. ayvalıkta sivri sinekler ısırdı bizi. ama seninki böylesine çok kötü oldu. şişti balon gibi su topladı bir de. hatta uzun zaman geçmeyince doktoruna bu fotografı yolladım. verdiği kremle bile uzun sürede geçti. sanırım sivri sineğe alerjin var 🙁
2 yaşına 1 ay kaldı yavruşum. büyüyorsun ve bazen seninle yeterince vakit geçiremediğimizi düşünüyorum. akşamları bir kaç saat bana yetmiyor. neyse ki geceleri de beraber yattığımız için az da olsa sana doyuyorum. sabah seninle gözümü açmak o kadar güzel ki…
her geçen gün yeni yeni şeyler öğreniyorsun. algıların o kadar açık ki, küçük daha bişey anlamıyor demek senin algılarına hakaret gibi. her şeyi anlıyor ve olayın aslında çok içinde olduğunu daha sonraki muhabbetlerimizde senin verdiğin ayrıntılarla anlıyoruz. ve inan ağzımız açık kalıyor. vay be diyoruz, bizim fark edemediğimiz şeyleri hafızanda tutuyorsun.
inanılmaz derece de sevimli olmaya başladın. zaten hep öyleydin de son zamanlarda sanırım tipin daha bir oturur oldu. genel halin bu yukarıdaki fotograflar gibi. pek gülümser durumun yok yani 🙂 ama güldüğünde gözlerinin içi gülüyor.
maşallah pek inatçı bir yapın yok şu anlık. ikna oluyor ve bazen de çabuk unutuveriyorsun. çok şükür ki sakin bir yapın var.
elin hiç boş kalmasın istiyorsun. hep bişeyler yiyorsun. ama yemek söz konusu olunca bizimle birlikte iken pek değil neredeyse hiç yemek yemiyorsun. çok üzülmüyorum çünkü en azından hafta içi babaannende yiyormuşsun 🙂 çileği çok seviyorsun. seninle çilek oyunumuz var. seni tezgaha, musluğun yanına oturtuyorum, bir kaba su dolduruyorum. sen çilekleri tek tek suya atıyorsun ben çöplerini ayıklayıp yıkıyorum. sonra da bir güzel miğdeye indiriyorsun çilekleri. bazen seni sokaktan eve sokmak için bu oyunla kandırıyorum itiraf ediyorum :)))
baban gibi şeftaliye bayılıyorsun. aslında bir çok meyveyi severek yiyorsun da dut sevmiyorsun. yine itiraf ediyorum ki duta bayılıyor ve senin sevmediğin için ve hepsi bana kaldığı için seviniyorum. baban da sevmiyor ooooh ne güzel. 😛
bazı günler işten eve geldiğimizde seni bariz bir şekilde büyümüş görüyoruz. bir farklı geliyorsun gözümüze…
dilin tam çözülmedi. söylediklerimizi tekrar ederken o kadar şirin oluyorsun ki…
stickerlarla oynamaya başladık seninle bu ay ilk defa. sevdin. resim defterine yapıştırıyorsun. o kadar komik bir çocuksun ki, gülen surat stickerı alıp burnuna yapıştırdın. deli gibi güldük. sonra çıkarıp benim burnuma yapıştırdın. bu oyunu keşfettiğimizden beri arada yapıyoruz ve çok gülüyoruz :)))
sana bu yaz ördek almayı planlarken babaannenler civciv almışlar. açıkçası çok ilgilenmedin onlarla. bazen onları suluyor bazense sularını küreğinle alıp çimleri suluyorsun :)))
çekirdek yiyen kovboyum benim 😀
benim canım egem, seni o minik ellerini ayaklarını çok seviyorum 😀
canımın içi, evimize yakın güzel bir yerde deniz sezonunu açtın bu sene. geçen sene yaz sezonu biterken isilikle mücadele için eylül sonu gibi seni buraya getirmiş çok da sıcak olmayan bir hava da denize sokmuştuk seni. çok şükür ki hasta olmamıştın. üstelik isiliğine de çok iyi gelmişti.
kuma bayılıyorsun. mem olsun da başka bişey olmasın yani o derece… kum=mem 😀 burası sana cennet gibi geldi. çok eğlendin.
wuuhuuuuu çok seksiiiii 😉 😀 seni izlemek o kadar keyifli ki bebeğim, önce bezinle sonra da böyle cıbıl girdin denize. off ben de mest oldum. yaşasın yaz, yaşasın sıcaklar!!! artık senin için sık sık gideriz kumyakaya…
İlcebay ailesinin yeni ferdi Ege İlcebay'ın kişisel bloğu