21 aylık serüveninin son 1 ayında neler olmuş bir bakalım.
bu ara bana ‘annneeemmmm’ diyorsunya bayılıyorum sana :)) sonrasında da ‘annaneeemmmm’ diye ekliyorsun.
‘mınınaaa mınınaa’ krizimiz var bu ara evde ve dışarda. sanırım seni süpriz yumurta olayına çok alıştırmışız. bizim hatamız… mınına= yumurta 🙂 süpriz diyemiyorsun tabi, olmadık zamanlarda mınına mınına diye sayıklıyorsun. yok dediğimizde de ağlamaya başlıyorsun; mınıııınaaaa mınıııınaaa 🙂 geçenlerde yine evde ağlamaya başladın yok diye. aslında dolapta iki tane var ama bu minnacık bedenine öyle hergün yarım süpriz çikolata çok diye vermiyorum. neyse sen ağlamaya başladın, ben yok dedim. daha da bağırmaya başladın derken strateji değiştirdim ve ‘ evet egecim çok istiyorsun di mi süpriz yumurtayı. çok istiyorsun olmadığı için de çok üzülüyorsun. seni anlıyorum’ deyip sarıldım sana. bir iki mıkırdandıktan sonra sustun ve bir daha da mınına demedin 🙂 işe yaramıştı.
bu ay kuzenin mehmet ali’nin sünnet düğünü vardı. bugüne kadar gittiğim düğünlerde ortada dolaşan bebeler olurdu tanımadığım. bu sefer o ortada dolanan bebelerden biri benim oğlumdu. seni izlemek o kadar güzeldi ki. gözlerimi senden alamadım oğluşum. çok hoşuma gitti. düğün olayı da senin çok hoşuna gitti. her ne kadar karizmandan ödün verip gülmesen de hoşuna gittiğini biliyordum. o gecenin hatırına gece 23 e kadar uyumadan dayandın.
etrafta olan biten bi ton atraksiyon çok ilgini çekti. her şeyi bir bir inceledin gece boyu. mehter takımına tempo tuttun, melike ablanı arayıp durdun 🙂 melike ablanı çok seviyorsun, hep yanında olsun istiyorsun.
papyon çok yakışmıştı benim bebeğime…
havaların ısınması ve senin biraz daha büyüyüp herşeyi kendi başına yapabilmeye başlamandan sonra park delisi oldun. nereye gidiyoruz ege? – paa kaaaaa parktan çıkıp eve gelmek için arabaya biniyoruz sen yine – pa kaaaaaa :))) akşam işten geliyoruz, babaannen gündüz seni parka götürdüğü halde bize yine -pa kaaaaa :))) olsun, bu günleri çok bekledik. seninle park keyifleri yapabilmek için… senin canın sağolsun 🙂
yoldan geçerken parkı görüp; pa kaaaa diye bağırınca, bir köyde senin için mola verip salıncağa bindik 🙂
bir hafta sonu hayvanat bahçesine gittik. baban orada senin ve benim çok güzel fotograflarımızı çekti.
hayvancıklara bakarken, illa yanlarına gidecem diye tutturdun. zurafalara bakman için seni kaldırdığımda önümüzdeki çalıların üzerinden yürüyüp karşıya geçmek istedin. bu da o sırada çekilmiş bir fotograf 🙂
karizmanı kavanoz maması yemek için bozdun ve güldüğün nadir zamanlardan birini baban yakalamış :))
hayvanat bahçesinde de parkı bulduk ve uzunca bir süre oynadın. bu sırada da ben çekim yaptım 🙂
kaplanla gözgöze, dizdize 🙂
yağmurlu bir hafta sonu da annaneni de alıp iznik’e gittik.
fotograftaki egeyi bulun 🙂
suyla oynamaya bayılıyorsun. temiz olsun pis olsun, farketmez 🙂
minik bir köpecik yavrusu sevdik seninle iznik ayasofya müzesinin bahçesinde. köpecik seni çok sevdi ve peşini bırakmadı. en sonunda seni minik minik ısırmaya başladı. öyle yapınca sen sıkıldın ve gitmesini istedin. sen kaçmaya çalışırken popona yapıştı yavru köpecik. kotunun cebinden ısırdı, o sırada seni havaya kaldırdım ama minik yavru senin pantolonunu bırakmadı ve popona asılı kaldı :)))) öyle tatlıydınız ki öyle :)))
yavaş yavaş şu gözlüğüne alışsan çok rahat edeceksin güneşte. ne zaman güneşe çıksan hapşırıyorsun 🙂
teyzem vefat etti bu ay. son görevimiz için mezarlığa gittiğimizde ortalık kaplumbağa kaynıyordu. kaplumbağa ile ilk tanışman böylece orada oldu…
kapının önünde bunları böyle görünce dayanamadım çektim. hatıra kalsın diye. senin ilk ortopedik ayakkabıların. 20 numara, benim outdoor ayakkabılarım 40 numara 🙂 babanınkileri de koysaydık yanına keşke :))) 43 numara :))) bi ara da onunla da çekeyim 😀
bir pazar murat hocalara kahvaltıya gittik. ve yine güzel fotograflarımızı çekti sağolsun…
rıhtım pastanesinde beraberce otururken 🙂 yavrumsun sen benim ya, nasıl da güzelce bizimle birlikte oturdun o gün. biraz pasta yedin sonra acıktın diye sana bu tabağı yaptırdık :))) yedin mi? hayır:(
bir pazar kahvaltısı…
ve park 🙂
babanla gezintideyken, minik korkuluğun kulağını tutmak da ayrı bir şirinlik tabi 😀 yicem seni yaaaaa :)))
nazım emre güleç arkadaşının yeni evlerine gittik bir akşam da. kağan ve çağan ikizleri ve zeynep naz ablanla yeni kardeşi eda da gelmişti.
misi de güzel bir mekan açıldı. kamp karavan restoran. tam senlik bir parkı var…
17 nisan doğum günümdü. baban bana çok güzel bir süpriz hazırlamış. sevdiğim arkadaşlarımı çağırmış eve almış ben yatak odasında iken. salona bir girdim ki ”süpriiiiiiiizzz” :)) çok güzeldi…
dileğim elimdeydi zaten. sonra mum üfledik birlikte…
iyi ki doğmuşum, iyi ki doğurmuşum seni… iyi ki hep beraberiz… sizi çok seviyorum erkeklerim benim…
koklaya koklaya öpmek seni o kadar güzel ki…
canım oğlum benim, böylece bir koca ayı daha geride bıraktık…
seni çok seviyoruz bitanemiz, inci tanemiz…