Aslında 1 yaşında giymen için aldım ama bak şimdiden giymeye başladın bile. Çok yakıştı benim canım oğluma. Minik aşkım benim 🙂
BABANI ZİYARETE GİTTİK
Bugün seni kaptığım gibi babanı ziyarete gittik egecim. Evde sıkılıyorduk artık. Baktım senin de keyfin yerinde, tamam dedim yola çıkabiliriz 🙂
Açıkçası senin aglama krizlerin turunca elim ayağıma dolanıyor. Yalnız dışarı çıkmak istemiyorum.
Benim için de değişiklik oldu. İşyerimi özlemişim ben de 🙂 arkadaşları görmek iyi geldi bana da. Herkesler seni çok sevdi. Sen de kalabalıkta nasıl da huzursuzlanmadan durdun. Hatta bi kaç kez uyudun bile :))
Akşam iş çıkışına kadar babanla kaldık. Sonra da rıhtım pastanesinde bir pasta yiyip eve döndük. Güzeldi bugün. Hatta çok güzeldi 🙂
2. AYIN
UYUSUN DA BÜYÜSÜÜÜÜN EGEEEE :)
uyusunda büyüsün egeeee, tıpış tıpış yürüsün egeeee 🙂
bazen öyle bir ağlıyorsun ki, seni rahatlatmak için sana en çok şu ninniyi söylüyorum. tabi ikinci dizesini kendim değiştirdim 🙂
‘ benim annem güzel annem, beni al kollarına, kucağında okşa beni, ninniler söyle bana
benim oğlum güzel oğlum, seni çok seviyorum, kucağıma alıp seni, ninniler söylüyorum’
evet söylerken duygulanıp seninle birlikte ağladığım doğrudur :,(
seni çok seviyorum egecim…
40 MEVLİDİNİ DE YAPTIK
Egem,
40 gününü doldurunca yeni doğan bebeklere mevlid okutulurmuş. biz de senin için yapmak istedik ve 6 eylül cumartesi günü beşevlerdeki çamlıca parkında okuttuk senin mevlidini oğlum. O gün hayatındaki 50.günündü:)
bu mevlidlerde bebeklere sünnet kıyafetine benzer şeyler giydiriyorlar. Baban farklı olsun dedi oğlumun mevlid kıyafeti, klasik bişey olmasın dedi. Ben de sana papyonlu bir takım oluşturdum 🙂 ne de yakıştı oğluşuma. Tam ısırmalık oldun egecim.
Mevlide bir çok arkadaşımızın yanısıra daha çok akrabalar katıldı.
Mevlide gelenlere hatıra kalsın diye,senin için ellerimle yaptığım kalp keçe magnetlerden ve yine senin adına yaptırdığımız havlulardan dağıttık.
Öyle tatlı olmuştun ki egecim, herkes bayıldı sana oğlum 🙂
Benim tatlı keltoş oğlum 🙂
40 GÜNÜN HİKAYESİ
Artık 40 günlüksün. 40 gün nasıl geçti anlamadık oğlum. Evremize geldiğin ilk günlerde çekilmiş fotograflarına bakınca nasılda hızlı büyüdüğünü görüyoruz.
İşte bu ilk günlerden bir fotografın. Nasılda zayıf, sosis bacakmışşın oğluşum 🙂 birde şu fotografına bak, az evvel sen uyurken çektim 🙂
Günbegün geliştiğini büyüdüğünü görmek öyle güzel ki…
Günler senin bakımınla geçiyor oğlum. Baban, doğumundan sonra 1ay evde benimle birlikteydi. Gece gündüz nöbetleşe seninle ilgileniyoruz 🙂 babanın nöbetinden bir fotograf görüyorsun aşağıda :))
Ahmet Abi’n ve Özge ablanın ikizleri kağan ve çağanın doğumgünü partisine davet edildin. E gitmemek olmazdı. Ilk doğumgünü partine de katılmış oldun egecim. Hayat boyu kimbilir daha kaç kez arkadaşlarının partilerine katılacaksın 🙂
Partide Nesrin ablanın oğlu Ali emir arkadaşında vardı.
Sen 10 günlükken Ramazan bayramıydı. Çıktık annanene bayramlaşmaya gittik 🙂
Annanen senin bakımında bize çok yardımcı oldu egecim. Hakkını nasıl öderiz bilemiyorum. Onun sayesinde bir kaç gece bir kaç saat kesintisiz uyuyabildik.
Bir hayli gazlı ve akşamları uyku nedir bilmeyen bir bebek oldun şimdilerde. Akşam 8 gibi bir uyanıyorsun ve gazın olduğu için ıkınmaya bir başlıyorsun, artık Allah ne verdiyse gece 11-12-1-2 uyumuyorsun. Cin gibi bakıyor gözlerin :))) neler yapmıyoruz ki sen uyu diye 🙂 ama yok illa o saatlerde uyanık kalıp bu gaz sıkıntısını çekeceksin. Üzülüyorum çok senin için. Keşke yapabileceğimiz birşey olsa.
En sevdiğim şey ise göğsümde uyuya kalman :)) öyle masumsun ki, seni seyretmelere doyamıyorum. Yatağına da bırakmak istemiyorum. Öylece sonsuza dek kalabilirim egecim.
Babanla birlikte seninle ilgili hep hayaller kuruyoruz. En çok da tatil hayalleri oluyor bunlar. Deniz kenarında kumdan kaleler yapıyoruz, beraber denize giriyoruz. Geziyoruz, tozuyoruz… Ah bunları yapabileceğimiz kadar bir büyüyebilsen oğlum.
Bu arada sen daha 10 günlükken şöyle afilli fotograflarını da çekelim dedik. Sen daha doğmadan bu çekimi düşünerek babaannene senin için bereler ördürdüm. Çekim için fon kumaşı aldık, sepetler, şapkalar, oyuncaklar… Gerçekten zor bir çekim oldu o gün. Temmuz sıcağında seni uyandırmadan pozlar verdirmek ne kadar zormuş. Ama ortaya güzel fotograflar çıktı, tüm emeğimize değdi yani 🙂
Hemen hemen her dakika fotografını çekiyorum desem hiç abartmış olmam oğlum. O kadar güzel pozlar veriyorsun ki uyurken çekilmeyecek gibi değil.
1. Ayın dolduğunda aşını yaptırmaya gittik oğluşum. Bacağından yaptılar aşıyı. Önce bi ses çıkarmadın ama sonra ilaç yayıldıkça bir ağladın ki, içim gitti be oğlum 🙁 kıyamıyorum ben hiç senin ağlamana. Umarım ömür boyu o güzel gözlerinden hiç yaş akmaz, hep gülersin birtanem. Bu da Babanla aşı olmayı beklerkenki fotografın.
DÜNYAMIZA HOŞGELDİN EGE
Yanımda içime doya doya çektiğim mis gibi kokunla uyuyorsun. Nihayet…
18 Temmuz sabahına doğru bir ağrı ile uyandım egecim. Saat gece 3 civarıydı. Kanamam başlamış sense, sana kavuşacağımız sabah saat 9u bekleyememiştin. Apar topar hastanemize gittik. Doktorumuz ve ekibi hazırdı bile. Ne olduğunu anlamadan beni doğum için hazırladılar. Baban ve ananen eşliğinde doğumhaneye indik. Onları ameliyathanenin kapısının ardında bıraktıktan sonra gerçekle başbaşa kaldım. İşte 9 aydır beklediğim an. Seni deli gibi merak ettiğim 9 ay… Bitmişti ve seni görmeye dakikalar kalmıştı oğlum. Korkuyla karışık merak ve sona gelmiş olmanın rahatlamasını hissediyordum.
Epiduaral takıldı, korktum çok. Masaya yatırıldım, telaşlandım. Deli gibi titriyordum. Beni konuşturuyorlardı. Doktorum Nevin hanım senin göbek adını koydu o esnada. O saatte gelmeye kalktığın için anestezi uzmanı doktorumuzun adını koydu sana. Olcay… Göbek adın Olcay oldu egecim.
Saat 04:20 olduğunda daha başlamadıklarını düşünürken senin sesini duydum oğlum. İnce tiz bir bebek sesi. Bebeğimin sesi… Seni giydirirlerken izledim. Sonra hemen yanıma getirdiler seni. Yanağıma dayadılar. Öyle güzel bir duyguydu ki… 9 aylık hasret bitmişti. Sonunda yüzünü görebilmiştim sağsalim. Allahıma şükrettim oğlum, seni bize sağsalim kavuşturduğu için.
Dikişlerim bittikten sonra beni de yukarı odaya çıkardılar. Herkes beni bekliyordu. Baban, ananen, babaannen, deden…
Ben ameliyathanedeyken onlar bebek odasında seni doya doya izlemişler. Baban beni gördüğünde gözyaşları ile çok güzel bir bebek çok güzel bir bebeğimiz var diye bana sarıldı. İlk kez ağladığını gördüm babanın egecim. O anı da hiç unutmayacağım oğlum.
Sonra seni yanımıza getirdiler. İlk emzirme deneyimim fena değildi. Çok uzun yoldan çok aç gelmiş gibi yapıştın memeye. Herşey güzel, herşey yolundaydı.
Artık anne ve babaydık…
.
Artık dünyalar tatlısı bir oğlumuz vardı. Adıyla büyüsündü, bahtı güzel olsundu, uyusunda büyüsündü…
Oğlum, Ege’m, bu yazıyı yazarken 1hafta 1günlük oldun. Bir haftadır sana öyle bir alıştık ki, uyandığımda burnumda tüttüğünü hissediyorum. Sen odanda uyurken biz salonda seni özlüyoruz oğlum.
Minicik ellerin, minicik ayakların, minicik yüzün… Miniminnacık bir bebeksin. Oğlumuzsun… Mis gibi kokuyorsun, koklamaya doyulmuyorsun.
Son bir haftadır geceleri uyumuyorum hiç. Gündüzleri kısa kısa kestirmeler… Devamlı bir süt, alt açma, gaz, uyutma döngüsü içinde hiç şikayetçi değiliz. Sana bakınca gerçekten uykusuzluğun bir önemi kalmıyor. Tek amacımız sağlıkla büyümen.
İlk muayeneni yaptırdığımız gün 24 Temmuz’da göbeğin de düştü. Şimdi düşen göbeğini ne yapacağımızı düşünüyoruz. Seni görmeye Ankara’dan gelen Esin teyzen göbeğini ODTÜ ye gömmeyi teklif etti. Bakalım, belkide öyle yaparız 🙂
İlk banyonu da yaptırdık bu arada. Babanla ben bunu da başarmanın sevincini yaşıyoruz 🙂 tek başımıza öğreniyoruz herşeyi birtanem. Özelikle babanın cesaretine hayranım, doğduğun günden beridir hiç çekinmeden, korkmadan altını temizliyor. Gazını çıkartıyor. Hiç korkmadan seni elinde evirip çeviriyor. Her babayiğidin harcı değildir bak söyliyeyim sana oğlum :)) sevgilim sana mükemmel bir baba oldu.
Evdeki, senin gelişinin haricinde en büyük değişiklik de ice’ın bu evden ayrılması oldu 🙁 evimizin kedi karakteri ice, agresif bir kedi. Çocuklara karşı pek töleranslı olmadığından sen geldikten sonra çok tedirgin olduk oğlum. 10 senelik beraberliğimizde ondan ayrılmayı hiç ama hiç düşünmemiştim bile. Fakat sözkonusu sen olunca insan yapamam dediği herşeyi yapabiliyormuş öğrendim. Çok uzağa değil sadece ananene bıraktık ice’ı. Oraya gittiğimizde görebileceğiz.
On günlük hikayenden kısa kısa şeyler paylaştım oğlum. Önümüzde daha seninle paylaşacağımız uzuuuun yıllarımız olur inşallah.
Ege’m, canım oğlum… Seninle o kadar mutluyuz ki… Evimizin küçük adamı, neşesi oldun. Birtanemiz, ışık parçamız. Bahtın güzel olur inşallah, pırıl pırıl bir hayatın olur inşallah oğlum benim.
Dünyamıza hoşgeldin egecim..
SANA OĞLUM…
Merhaba oğlum,
Şimdi sana küçük güzel bir hikaye anlatacağım. Babanla benim ve şimdi seninde dahil olduğun güzel küçük bir hikaye…
Babanla ben evlenmeden önce de evlendikten sonra da çok güzel günler yaşadık.
Birlikte en sevdiğimiz şeyleri yaptık. Çok gezdik. Çok fotograf video çektik. Çok film izledik. Ama biliyor musun yaptığımız en güzel şey sen oldun.
İnsanın hayatında güzel anlardı diyebilecegi anıları oluyor.
Ben bunu sana bir kaç kelime ile söyle özetleyebilirim. Babanla birlikte olmaya başladiğimız zaman, evlendiğimiz zaman ve senin artık bizimle olduğunu öğrendiğimiz zaman.
Test sonucunu öğrenmek için hastaneden gelecek telefonu beklediğimiz günü unutamam. Saatler günler gibi geçiyordu. Ve o güne kadar bu telefondan hiç bu kadar güzel bir haber almamıştık.
Seni çok istedik egecim. Bizimle olmanı çok istedik. Yokluğun hayatımızda büyük bir boşluktu. Senin olma fikrin bile seni özlememize yetmişti. Şimdiyse oğlum yüzünü bile görmeden varlığını seviyoruz.
16 kasim 2013 tarihinden itibaren bizimle olduğunu öğrendikten sonra her şey sen oldun. Seninle yatıp seninle kalktık oğlum. 10 Şubat 2014 günü cinsiyetini öğtendikten sonra daha bir ete kemiğe bürünmüştün bizim icin. Artık oğlumuzdun, egemiz…
Günler artık sen diye doğuyordu. Tüm gün seninle geciyordu. Seni hissettigim ilk gün içimde kelebekler uctu. Seni merak eder
olduk. Doktor kontrollerini 4gözle bekler olduk. İlk zamanlardan birinde hiç unutmuyorum 6cm din ve bize ulturasonda el salladın. Ne tatlıydın. Kimbilir ne demekti o hareket senin için ama biz cok şey yükledik.
Artık her şey senin içindi. Evimizde senin için sevgiyle bir oda ayırdik. Senin için alışveriş yapıyor gün geçtikçe odanı zevkle düzenliyorduk. Duvar kağidin, kücük karyolan, minik eşyalarına büyük gelen gardrobun, uçakla aksesuvarların…
Her şeyini uçaklı yapınca pilot olacak bu oğlan dediler. Bilmem, kim bilir, belki de günün birinde solo gösteriler yapan bir pilot olursun.
Senin için birşeyler yapmak büyük bir keyif oldu bizim için. Gelişini kutlamak için yapılacak her şeyi kendi ellerimle yapmak istedim sana. Hediyeliklerini, süslemelerini ve daha bir çok ayrıntıyı.
Babansa sana güzel bir film hazırlamanın heyecanını hissetti son güne kadar. Arastirmalar yaptı, bol bol video seyretti, denemeler yaptı ve daha bir çok çalısma yaptı senin için.
Günler senle beraber akıp geçti oğlum. Senin ve babanın sayesinde cok güzel bir hamilelik dönemi geçirdim. Umarim sen de bir gün sevdiğin kadina baban gibi bir eş olursun. Her zaman kibar, her zaman sevecen…
Gelişine çok az bir zaman kaldı egecim. Günler benim için yavaşladi sanki. Çok daha zor hareket edebiliyorum, gündelik işleri bile yapamaz oldum. Tüm günüm senin karnimdaki hareketlerini anlamlandırmaya çalışmakla
geçiyor. Tekme atıyorsun, hıçkırıyorsun, bir o tarafa bir bu tarafa keşfe çıkıyorsun karnımda. Artık sesime de tepki veriyorsun ya, senden tatlısı yok biliyor musun oglum 🙂
Her şey tamam, vakit doluyor egecim. Çok az kaldı. Korkmuyor musun dersen , evet biraz korkuyorum doğumdan. Ama sonra hemen seni düşünüyorum. Yüzünü görmeden bu kadar çok sevdiğimiz seni düşünüyorum. O ilk anı, ilk dokunuşu…
Doğumunla birlikte, seninle ilgili kurduğumuz hayallerimizi gerçekleştirebileceğimizi düşününce korkularım azalıyor. Heyecanlanıyorum…
Egem, egecim, canım oğlumuz.
Bu mutlu zamanların da sonuna yaklaşıyoruz. Gelişinle hayat çok daha mutlu olacak. Seninle hayatımız dolacak. İşte o zaman biz bir aile olacağız.
Seni bekliyoruz, seni seviyoruz canım oğlumuz…
Son 5 gün :)
35 hafta biraz daha dayan oğlum
Merhaba egecim,
2 kilo 700 gram olmuşsun oğluşum. Doktorumuz Nevin hanım, en az 2 hafta daha dayanmanı istiyor. Sonrasında korkulacak birşey olmaz dedi. Ha gayret oğlum 🙂
Baban doğum hikayemiz için çekimlere devam ediyor. O kadar hevesli yapıyor ki heyecanına bende ortak oluyorum. Ne güzel di mi, böyle bir baban olacak egecim. Ikimiz de çok şanslınız 🙂
Bu fotografları da Cumartesi günkü botanik park çekimlerimizden sonra çektik 🙂
Hamile arkadaşlarım tek tek doğuruyorlar. Bundan sonra sıra bana geldi. Seni dört gözle bekliyoruz canım oğlum.
Baban da ben de seni çok seviyoruz 🙂